Amerika’da Başkanlık seçiminin kazananı belli olsa da, ideolojik gruplar arasındaki sokak çatışmaları devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Washington sokakları Trump destekçisi cumhuriyetçi-muhafazakar MAGA grubunun gösterilerine sahne olmuştu. Gösteriler sırasında Antifa, Black Lives Matter gibi karşıt gruplarla çatışmalar yaşanmış, polis ekipleri olayları yatıştırmakta güçlük çekmişti. Seçimin kaybedeni kesinleşmiş olsa da, Trump’ın toplum üzerinde oluşturduğu sosyolojik çatlak uzun bir süre Amerikan siyasetinin gündem konusu olmaya devam edecek gibi gözüküyor. Zira Trump 72 milyon seçmenin oyunu almayı başarmış hatta Amerikan tarihinin Biden’dan sonraki en çok oy alan başkanı olmuştu. Bu da akıllara 2024 seçimlerinde Trump tekrar aday olabilir mi sorusunu getiriyor. Bunun cevabı henüz kesin olmasa da, MAGA hareketinin yapısını, oluşum sürecini inceleyerek Amerikan siyasi tarihine olası etkilerinden söz edebiliriz.

MAGA’nın kelime açılımı Make America Great Again (Amerika’yı Yeniden Büyük Yapalım’dır) ve ilk olarak 1980 yılında dönemin başkan adayı Ronald Reagan tarafından kullanılmıştır. Trump ise muhafazakar ve her konuda Amerika’yı önceleyen politikalarını sembolleştirmek adına bu sloganı tercih etmiştir. Amerika’nın Dünya’ya karşı hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia eden, küresel organizasyonların işlevsiz olduğunu savunan Trump’ın toplumdan en çok destek bulduğu konu ise büyük şirketlerin ucuz işgücü nedeniyle daha fazla kar elde etmek amacıyla sermaye yatırımlarını Çin, Hindistan gibi ülkelere yapıyor olmasıdır. Dolayısıyla orta sınıf Amerikan halkı kendisini unutulmuş, önemsiz, refah seviyesi giderek düşmekte olarak görmektedir.
Bununla birlikte, kendinden başka tüm Dünya’ya yardım eden bir Amerika görmek, Trump’ın tabiriyle “sessiz çoğunluğu” huzursuzlandırmaktadır. Nitekim bunun sonucunda 2016 seçimlerinde Amerikan halkı tercihini sadece kendi ülkesini ve sorunlarını önemseyen, siyasi çizgisini belirli yargılar üzerine konumlandırmış (ırkçı, islamafobik, cinsiyetçi, beyaz üstünlükçü) bir başkandan yana kullanmışlardır. Fakat, Amerika’nın aşırı sağcı politikalara yönelmesi dört yıllık süre sonunda toplumun büyük bir kısmının da tepkisini çekti ve Joe Biden 75 milyon seçmenin oyunu alarak başkanlık koltuğuna oturdu. Önümüzdeki dönemde Biden’ın toplumu birleştirici politikaları işe yaramazsa, Trump’ın tekrar başkan olmasının önünde hiçbir engel görünmüyor.