RUSYA’NIN BALKANLAR’DAKİ FAALİYETLERİ

ÖZET

16. Yüzyıldan itibaren emellerini büyütmek ve gerçekleştirmek için uğraşan Ruslar, bu doğrultuda güneye ve doğuya doğru yayılmayı hedeflemiştir. Özellikle Balkanlar, Rusya için stratejik bir öneme sahip olmuştur. Tarih boyunca bu bölgeye belirli bir politika izleyememesi ve 20. yüzyılda bölgede yaşanan sorunlara ve çatışmalarda aktif olmaması ve hala Balkanlar’a yönelik bir politika geliştirememesi, Rusya’nın Balkanlar’daki etkisini giderek kaybetmesine neden olmuştur. Ancak Balkan ülkelerinin son dönemde Batı’ya dönmesi Rusya’nın bu bölge ile ilgilenmesini sağlamıştır. Slav- Ortodoks kardeşliği, Boğazlara geçiş ve enerji güvenliği gibi birçok unsur Rusya için Balkanların önemi anlatılabilir. Bu çalışmada kısaca tarih boyunca Rusya’nın Balkanlar ile olan ilişkisi ele alınarak günümüzdeki durumu değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Rusya, Balkanlar, Politika, Strateji, AB, ABD.

1. Rusya’nın Bölgeye Genel Yaklaşımı

Rusya için Balkanlar her zaman önemli bir stratejik öneme sahip olmuştur. Rusların tarih boyunca topraklarını genişletme ve güneye inme emelleri, 16. yüzyıla gelindiğinde bu yönde politikalarını uygulamaya başlamışlardır. Bu doğrultuda hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de bulunan Balkanlar, Rusya’nın diğer ülkelere açılan ticari yoludur. Konumu itibariyle bölge güneye yakınlığı nedeniyle Rusya’yı; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Güney Avrupa’ya bağlamaktadır. Ayrıca, herhangi bir savaş durumunda bölge Avrupa ve Rusya arasında tampon bölge olması Rusya açısından jeo-stratejik önem taşımaktadır. Balkanların bir başka önemi, Rusya’ya tarihi yakınlığı olması, Ortodoks ve Slav ülkelerin bulunmasıdır (Demirci S. , 2018, s. 47).

Çar Büyük Petro, Balkanların öneminin bilincinde olarak bu bölgeyle temaslarda bulunmuş ve politikalar yürütmüştür. Hatta bu topraklara ilk defa temsilcilerini göndermiştir. 18.yüzyıla gelindiğinde Rusya, Balkan Bölgesi’ne yönelik faaliyetlerine ağırlık vermiştir. Bu dönemde Rusya, Balkanlar’da farklı bir boyutta strateji izlemiş ve bu doğrultuda Osmanlı Devleti’ne baskı yaparak Boğazların kontrolü azaltılarak Karadeniz’e doğru güvenli bir deniz bağlantısının oluşturulması ve Osmanlı içerisindeki azınlık olan Slav ve Ortodoksların isyanlarını destekleyerek bölgedeki çıkarları için uğraşmıştır. 19. yüzyılda bölgede ortaya çıkan yeni ulus-devletlerin bölgeyle olan etno-kültürel bağları doğrultusunda ve bölgeye yönelik politikaları ile destekçisi olmuştur (Çuhadar, 2021). Ancak bu dönemde uygulanan politikaların Rusya’nın çıkarlarına pek fazla etkisi olmadığı anlaşılmıştır. Hatta ilerleyen zamanda Rusya’nın bölgedeki etkisi de azalmaya başlamıştır. 1948’de Yugoslavya Lideri Tito ile SSCB lideri Stalin arasında yaşanan görüş ayrılığı ve Yugoslavya’nın Kominform’dan ihraç edilmesi ile Yugoslavya’nın Moskova’dan uzaklaşması buna örnektir. Bu örnek dahilinde SSCB döneminde liderlerin bölgeye etnik ve kültürel yaklaşımdan daha çok komünizm yani ideolojik bağlamda yaklaşması bölgedeki Rus etkisinin azalmasında etkili olmuştur.

2.Tarihi ve Kültürel Yakınlık

1990’larda SSCB’nin dağılmasıyla, Balkanlara yönelik politikaların değişmesini sağlamıştır. Artık bölgede etkisinin giderek hissedildiği NATO ve Avrupa Birliği (AB) gibi oluşumlarla uyumlu bir şekilde politika izlemeye geçilmiştir. Bu dönemde yaşanan gelişmelerde bölgeye NATO’nun müdahale etmesi Rusya’nın da bu bölgedeki sorumluluklarını hatırlatmıştır. NATO’nun Kosova ve Bosna- Hersek’te Slav-Ortodokslara müdahalede bulunması Rusya’nın bölgede tarihi ve kültürel söylem oluşturmasını sağlamıştır (Çuhadar, 2021). Bunun sonrasında Rusya bölgeye yönelik yaklaşımlarında farklı stratejiler izlemeye başlamıştır. Bu yaklaşımında önceki gibi ideolojik açıdan değil, kültürel, etnik ve tarihi bağlar ön planda tutularak yaklaşmıştır. Özellikle bu dönemlerde, bölgede yaşanan iç savaşta ABD’nin Bosna-Hersek’i desteklemesi ve Avrupa Birliği’nin de Hırvatistan’a sahip çıkması ile Rusya’nın Sırbistan ve Karadağ’a yaklaşmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Bu gelişmeler üzerine Rusya AB ve NATO’nun daha fazla genişlemesini önlemek için bölgede aktif olmaya başlamıştır. Ancak bölgedeki Bosna-Hersek, Rusya’nın bu politikalarından memnun değildir. Bu nedenle Rusya buradaki kontrolünü özerk Sırp Cumhuriyeti ile kurmaktadır. Günümüzde de bu hala devam etmektedir. Rusya’nın Balkanlardaki bu yaklaşımı istikrarsızlığa neden olmaktadır.

3.Enerji Faktörü

Rusya sahip olduğu enerji ve gaz kaynakları ile Balkanlar’da enerji politikaları doğrultusunda yatırımlar yapmaktadır. Ayrıca Balkanlar, Avrupa’ya bu enerji kaynaklarının ulaştırılması bakımından Rusya için son derece önemlidir. Bulgaristan ve Yunanistan’ın Rus gazına bağımlı olmasının yanında bu iki ülkeden geçen petrol boruları bulunmaktadır.

Bu bakımdan Rusya’nın bölgeye karşı sahip olduğu enerji kaynakları bakımından kozu vardır. Bu nedenle Rusya açısından doğalgaz transit projeleri son derdece önemlidir. Bunlardan biri de Türk Akımı-2 Projesidir. Bu proje ile boru hattı Rusya’dan  Karadeniz’in altında ilerleyerek Türkiye’ye ulaşacak be buradan Güney ve Güneydoğu Avrupa’ya taşınacaktır. Projede önemli olan ülke Bulgaristan’dır. Belgrad Moskova’nın müttefiki iken Bulgaristan’ın pek destek sağlamamakla birlikte Güney akım projesinden vazgeçmesi de bunun kanıtı olabilir (Çuhadar, 2021). Ayrıca Covid-19’un çıkmasıyla, Rusya’nın aşı diplomasisinde yine Sırbistan’a Sputnik Covid-19 aşısını üretmesine izin vermesi, bölgede Rusya’nın profilini güçlendirmektedir. Ancak bölgede etkili olabilmesi sadece Sırbistan ile yeterli değildir.

4.Balkanlar’da Çin Faktörü

Rusya’nın Sırbistan ile ilişkileri çoğu konuda iyi olsa da ticaret konusunda durum o kadar iyi sayılmamaktadır. Hatta Sırbistan’ın AB ile olan ticari ilişkileri Rusya ile olan ticari ilişkilerden daha fazla olduğunu belirtmeliyiz. Sırbistan ile ilgili diğer bir durum ise Sırbistan gereken durumlarda, NATO güçlerinin geçişi için izin vereceği konusunda, NATO ile imzalanan Destek ve Tedarik Örgütü anlaşmasıdır.

Bölgenin altyapısını Rus demiryolları şirketi tarafından yapıldığı ve bu konuda Rusya’nın güçlü olduğu gözükse de durum böyle değildir. Son dönemlerde ulaşım ve altyapılar ile ilgili projelere baktığımızda Çinli şirketlerin daha fazla olduğunu görebiliriz. Ayrıca salgın döneminde de aşı sıkıntısı çeken bu bölgeye Çin’in Sırbistan gibi ülkelere aşı temini yapması bölgedeki varlığını göstermiştir. Bir yandan Sırbistan’ın da bu aşıları bölgedeki komşu ülkelerle paylaşması, bölge ülkeleri arasındaki konumunu güçlendirmiştir. Bu doğrultuda Sırbistan’ın bölge ülkeleri arasında güçlü devlet algısı oluşturmaya çalışmasında Çin’in payı etkili olmuştur.

Rusya, her ne kadar Balkanlar’da etkin olabilmek için politikalar izlese de bu durum Rusya’nın ‘Batı karşıtı’ şeklinde algılanmasına neden olmuştur. Ayrıca Sırbistan üzerinden izlediği stratejileri ‘Sırp Odaklı’ politika olması bölgedeki diğer ülkelerin Rusya’dan uzaklaşmasına sebep olmuştur. Ayrıca Nisan ayında Bosna Savaşı’ndaki Sırplarla beraber Rus savaşçıları da anmaları soruna neden olmuş, Bosna’daki birçok Boşnak Rus gönüllülerin anılmasını savaşın ve savaş suçları dehşetinin bir kutlaması olarak kınamıştır (Kovaceviç, 2021).

Sonuç

Günümüzde Balkanlar’da Rusya’nın faaliyetleri azalmakta ve bölge ülkeleri olan tarihi, kültürel, etnik ve dini ilişkilerini iyi bir şekilde kullanamamaktadır. Bu da Rusya’nın Balkanlara yönelik yaklaşımının ve bu doğrultudaki politikalarının yanlış olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. 2017’de Karadağ’ın NATO’ya katılması Rusya için olumsuz bir gelişme olmuştur. Ayrıca bölgenin AB ile olan ilişkileri çerçevesinde bölge için AB’nin öncelikli hale geldiği de anlaşılmaktadır. Bunun öncesinde 2008’de Kosova’nın bağımsızlığını AB’nin ve ABD’nin de tanıması Rusya açısından kötü olmuştur. Son yıllarda Batılı devletler Sırbistan’ı  yanına çekmeye çalışmakta olup Sırbistan’a Kosova şartını kabul ettirirlerse ve AB’ye alırlarsa Rusya’nın bu bölgedeki etkisini büyük oranda kaybedecektir.

Ancak, Trump döneminde ABD’nin bölgeyle ilgilenmemesi ve AB’nin kendi sorunlarıyla ilgilenmesinin de bölgede bir boşluk oluşturduğunu söyleyebiliriz. Rusya, bu fırsatı değerlendirerek ziyaretlerle ve faaliyetleriyle bu boşluğu kendi lehine doldurmaya çalışmıştır. Fakat Biden’ın gelmesiyle ABD, bölgeyle ilgilenmeye başlamış ve Sırbistan ile Kosova’nın arasının normalleşmesi konusunda uğraşmaktadır.

Sudenur Yıldız tarafından The FEAS Journal adına hazırlanmıştır.


KAYNAKÇA

Akhiyadov, M. (2019, Mart 20). Rusya Balkanlar Kıskacında. İNSAMER: https://insamer.com/tr/rusya-balkanlar-kiskacinda_2065.html adresinden alındı

Çuhadar, M. (2021, Haziran). Rusya’nın Balkanlardaki Kumarı. Haziran 19, 2021 tarihinde 21.Yüzyıl Türjiye Enstitüsü: https://21yyte.org/tr/fikir-tanki/rusya-nin-balkanlar-daki-kumari adresinden alındı

Demirci, S. (2018). Rusya’nın Balkanlar’daki Yeni Jeopolitik Çıkarları. Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası Avrasya Strateji Dergisi, 1(1), 45-60. https://arastirmax.com/en/system/files/dergiler/169983/makaleler/1/1/arastrmx_169983_1_pp_45-60.pdf adresinden alındı

Demirci, S. R. (2008, Haziran 18). Rusya’nın Balkan Politikası. Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM): https://tasam.org/tr-TR/Icerik/899/rusyanin_balkan_politikasi adresinden alındı

Kovaceviç, D. (2021, April 12). Bosnian Serbs Honour Russian Volunteer Fighters Despite Criticism. Balkan Transitional Justice: https://balkaninsight.com/2021/04/12/bosnian-serbs-honour-russian-volunteer-fighters-despite-criticism/ adresinden alındı

Progonati, E. (2015). Rusya’nın Balkanlar Politikası. Karadeniz Araştırmaları, 12(45), 105-125. https://www.researchgate.net/publication/307663040_Rusya%27nin_Balkanlar_Politikasi adresinden alındı

Share this article
Shareable URL
Prev Post

TEK PARTİ DÖNEMİNİN BİTİŞİNİN TÜRKİYE DEMOKRASİSİNDEKİ YERİ

Next Post

RUSYA’NIN EKONOMİK LİBERALLEŞMESİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Read next

VİŞEGRAD GRUBU

Vişegrad Grubu, 15 Şubat 1991 tarihinde ‘Vişegrad Üçlüsü’ olarak Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya olmak üzere…