İŞGALiN AĞIR BEDELİ: AFGANİSTAN

ÖZET

Afganistan’ın kıtalararası stratejik bir coğrafyada yer alması dönem dönem birçok devletin ilgisini bu bölgeye çekmiştir. 1979 yılında Ruslar tarafından tamamen işgal edildikten sonra bölge doğal olarak ABD’nin de dikkatini çekmiştir. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’deki İkiz Kulelere ve Pentagon’a karşı yapılan saldırının sonucunda Afganistan’da bulunan Usame Bin Ladin ve onun örgütü El Kaide’nin saldırıyı düzenlediği iddiası ile ABD tarafından işgal edilmiş ve terörizme karşı savaş başlatılmıştır. Yıllarca süren Afganistan inşa süreci ve istikrar sağlama umudu bir çözüme ulaşmamakla birlikte bu çalışmada bu süreç incelenmiştir. 

Anahtar kelimeler: Taliban, 11 Eylül, İkiz Kuleler, Afganistan, Terör, Devlet inşası, ABD, Rusya

GİRİŞ

   “Üzerinde bağımsız ve bazıları güçlü olan devletler kurulmuş olsa da Afganistan tarihi, Büyük İskender zamanından beri, dönemin başat güçlerinin işgal etmesinin ve daha sonra da hedeflerine ulaşamayıp arkalarında istikrarsızlık bırakarak geri çekilmek zorunda kalmasının tarihidir.”(Sönmez,2021).1979 yılında hem İslami Devrim ile müttefiki İran’ı kaybetmesi ile bölgede yeni bir müttefik arayışına girmesi hem de Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgali ile Basra Körfezine ve oradan da Hint Okyanusuna inme tehlikesi ABD’nin ilgisini bu bölgeye çekmiştir. “Komünizme karşı mücahit hareketi” ile Suudi Arabistan’ın yardımı ile Afgan direniş gruplarına askeri ve finansal yardımlar yapmaya başlamıştır. O dönemde Radikalleştirilen dinsel öğretiler Sovyetler Birliği’ne karşı oluşturulmuş direniş gruplarına dayatılmıştır. “Bugün ABD’nin bir numaralı hedefi olan El-Kaide de Sovyetler Birliği işgali döneminde desteklenen örgütlerden biridir.’’(Marrs,2007). 

11 EYLÜL İLE GELEN DÖNÜŞÜM 

   Napolyon Savaşları ile anlam bakımından farklı bir boyut kazanan güvenlik kavramı ‘askeri ve diplomatik araçlarla sağlanan ortak menfaat’ şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak Soğuk Savaş sonrası dönemde sadece siyasi ve askeri anlamda değil uyuşturucu ticareti, ekonomik casusluk, uluslararası terörizm, kaynak kıtlığı, bulaşıcı hastalıklar, küresel iklim değişikliği, uluslararası göç ve hatta virüs ve hackerlik gibi problemleri de kapsamaya başlamıştır. George W. Bush dönemi ile değişmeye başlayan ABD dış politikasında İran, Irak, Kuzey Kore gibi ‘Haydut Devletler’ hedef gösterilmiştir. “İşte bu ortamda gündeme gelen 11 Eylül olayı aslında zaten değişim geçiren ABD dış politika araçlarının kullanımı için mükemmel bir ideolojik alt yapı oluşturmuştur.’’(Arı,2006). 

   ABD’nin Dünya ticaret merkezine 11 Eylül 2001 tarihinde korkunç bir terör saldırısı gerçekleşmiştir. Bu saldırı sonucunda yaklaşık 3000 masum kişi hayatını kaybetmiştir. BM Güvenlik Konseyi, İslam Konferansı Teşkilatı, Rusya, Çin, Tacikistan gibi ülkeler de saldırıyı kınamışlardır. “Terör eyleminden sonra tüm dikkatler El Kaide’nin bir kolu sayılan Taliban’ın hüküm sürdüğü Afganistan’a dönmüş olup, bu saldırıdan sonra Batı dünyası ABD öncülüğünde Terörü kökten bitirme, özgürlük, demokratikleşme, ekonomik kalkınma, insan hakları vb. vaatlerle Afganistan’a girmişlerdir.”(Obayd, 2017). 7 Ekim 2001 tarihinde biten askeri hazırlık süreci ardından 13 Kasım’da Kabil’e girilmiş ve böylelikle Taliban’ın gerileme süreci hız kazanmıştır. Koalisyon güçleri ile yapılan operasyonlar sonucunda Taliban rejimi devrilmiş ve ülke yeniden inşa edilmeye başlanmıştır. BM öncülüğünde Almanya’nın Bonn kentinde 14 gün süren ‘Taliban sonrası kurulacak hükümet’ ile ilgili bir konferans düzenlenmiştir. 14 gün sürenin ardından 5 Aralık 2001’de Bonn Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma neticesinde Afganistan’da devlet merkezli bir yol izleneceğine ve ‘ulusal uzlaşmacı bir hükümet ile yönetilmesi gerektiği, kalıcı bir barış, istikrar ve insan haklarına saygılı bir devlet’ olması gerektiğine karar verilmiştir. “Bonn Anlaşması, halkın katılımı ile yeni bir anayasa hazırlamak üzere kurulan Anayasa Komisyonu başta olmak üzere yeni siyasi ve sivil kurumların oluşmaya başlamasına zemin hazırlamıştır’’ (BM, 2017). 

   Afganistan’ın yeni siyasi sistemi, halk tarafından seçilmiş hem devlet hem de hükümet başkanı olan bir cumhurbaşkanı, iki cumhurbaşkanı yardımcısı, iki meclisli ve bağımsız bir yargıya sahip olan başkanlık sistemidir. 11 Eylül olaylarından sonra gerek müdahalede gerekse yeniden inşa aşamasında en belirleyici ülke ABD olmuştur. 2002’de ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi yayımlanmıştır. “ABD’nin 2002 Ulusal Güvenlik Stratejisi dokümanı Başkan Bush imzalı Beyaz Saray başlıklı bölümde teröre karşı süresi ve mekânı belirli olmayan “küresel bir savaş” hâli betimlenmekte, askerî, ekonomik ve siyasal açıdan herkesten çok üstün bir güç olarak “güç dengesini” kendi istediği şekilde oluşturabilecek kudrette olunduğu ifade edilmekte ve bunun sonucunda terörizm tehdidini dengelemek üzere ittifak ilişkilerine birincil önem verilmemekte, müttefikler ile ilişkilerde “tek taraflılık” öngörülmektedir.’’(Kandemir,2011). ABD’nin Afganistan’a yönelik önceliklerinde Afganistan’ın dünya siyasetine entegrasyonu, toprak bütünlüğü ve demokratik bir yönetimin kurulmasının sağlanmasıdır. Bush döneminde BMGK Ekim 2003’te aldığı karar neticesinde ‘merkezi hükümet yetkisinin Afganistan’ın her yerine yayılmasının’ önemi vurgulanmıştır. Afganistan’ın yeniden bir iktidar mücadelesine sürüklenmesini önlemek amacıyla Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) oluşturulmuştur. Ve yine bu dönemde ISAF’a operasyonlarını genişletme yetkisi verilerek inşa süreci için güvenli bir ortam yaratılmaya çalışılmıştır. “Bonn Anlaşması doğrultusunda İngiltere önderliğinde 18 ülkeden oluşan ISAF komutası NATO’ya devredilmiştir. Ocak 2006’da ISAF Özgürleştirme Operasyonları kapsamında güney Afganistan’daki Amerikan birlikleriyle yer değiştirmeye başlamıştır. Böylece ABD’nin etkili olmak için katlandığı maliyetler de azalmaya başlamıştır’’ (Doğan & Acet, 2017). 

   Afganistan Anayasasının devlet başkanına fazladan yetki vermesi ABD’nin istediği adayı kullanarak etkili olması gayretidir. Bu nedenle Obama döneminde ABD’nin ülke içinde etkisi yer yer seçimlere müdahale etmek şeklinde olmuştur. “Örneğin Ağustos 2009’da yapılan seçimlerde Hamid Karzai oyların yaklaşık yüzde 58’ini şaibeli olarak (Dodge, 2013: 1205) alarak tekrar Devlet Başkanlığına seçilmiştir (DEİK, 20012: 3).’’ BM’nin görevlendirdiği Elections Complaints Commission (ECC) konu ile ilgili hazırladığı raporlarda, seçim sonunda ABD tarafından desteklenen (Ra’ees, 2010: 86; Kurt, 2014: 186-191) Hamid Karzai yeniden seçilmesi için yaklaşık bir milyon oyun Karzai’ye akışının sağlandığı tespit edilmiştir”(Katzman, 2015: 19-24). Müdahalenin başarılı olduğu izlenimini vermek için ABD ‘istikrar getirici’ bir rol üstlendi. 2010’da NATO ülkelerinin bir araya geldiği Lizbon Zirvesi’nde Afganistan’da Taliban’la mücadelede liderliğin 2014 sonuna kadar Afgan güçlerine devredilmesi kabul edilmiştir. Bu bağlamda bakıldığında ABD her ne kadar harekatın öncesinde ve sonrasında BM ile uyumlu çalışsa da ABD’nin 11 Eylül sonrası politikası otoriter çok taraflılık ya da yeni tek taraflılık olarak değerlendirilebilir. 

TALİBAN REJİMİ

   İlk başlarda Sovyet güçlerine karşı kurulan Taliban hareketi 11 Eylül sonrası 2001 de iktidardan tard edilmiştir. Taliban’ın İslami yorumu Hanefi Mezhebinin Afgan gelenekleri ve örfünün karışımı olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle Taliban kendisinden başka İslami hareketi temsil etmemekle birlikte kendi anlayışı ve yorumu dışında olan bütün yorumları reddetmektedir. 2005 yılından sonra Afganistan’da sürdürülen savaşın politik ve ekonomik olarak iyileşme yaşandığı iddia edilse de Taliban’ın tamamen yok olduğunu söylemek yanlış olacaktır. “İki ay içinde Taliban rejimi çöktü ve savaşçıları Pakistan’a kaçtı. Fakat sadece kaçmakla kalmadılar, saklandılar ve zaman içinde güçlendiler. Uyuşturucu ticareti, madencilik ve haraçla yıllık milyonlarca dolar gelire ulaştılar. 2004’te ABD’nin desteklediği bir hükümet göreve geldi ancak Taliban’ın saldırıları devam etti.’’(BBC,2021). Örgütün hükümet yetkililerine ve sivillere karşı düzenlediği saldırılar artarak devam etti. 2018’de Taliban artık ülkenin %70’inde açıkça faaliyet göstermekteydi. Afganistan’daki etnik karmaşa ve kayla alınmayan Taliban’ın ülkenin üçte ikisini denetimi altından tutmaya devam etmesi, Pakistan’da da etkisini arttırması, Pakistan’ın Peştun ve Beluci gibi etnik öğelerle bölünmesi ve NATO üyesi devletlerin Afganistan’a asker gönderme isteksizliği ABD’nin Afganistan ile ilgili hedeflerine ulaşmasını engellemiş ve Taliban’ın gittikçe güçlenmesine neden olmuştur. 

DEĞERLENDİRME

   11 Eylül sonrası yapılanların sonucunda Kabil dışında etkin bir Afgan yönetimi inşa edilemedi ve Taliban’ın fiili yönetimi tam anlamıyla kırılamamıştır. Bin Ladin’in öldürülmesi ABD toplumunda bir tatmin hissi yaratsa da Afganistan’ın yeni bir ‘Vietnam’ olması korkusu sürmüştür. Yıllardır süren harekâtların ve politikaların sonucunda yıpranan ABD Şubat 2020’de Taliban ile ‘Afganistan’a barışı getirmek için’ bir anlaşma imzaladı. 5 binden fazla Taliban militanı salınırken ABD, Taliban’a yönelik yaptırımları kaldırma ve BM’nin yaptırımları kaldırması için de girişimde bulunma sözü verdi. Anlaşma sonrası etkisi daha da artan Taliban, çok sayıda bölgenin kontrolünü ele geçirdi ve Kabil hükümetini devirme tehdidini bulunmaya devam etti. 31 Ağustos’a kadar ABD askerlerinin geri çekilme süreci devam ederken bir yandan da Haziran 2001’den bu yana yaşanan en şiddet dolu aylarını geçiren Afganistan’da ilerleyen süreçte kontrol sağlansa da istikrarın yeniden bozulmayacağı kesin değildir.

İrem Albayrak tarafından The FEAS Journal adına hazırlanmıştır.


KAYNAKÇA

ARI Tayyar, ‘BOP, Orta Doğu ve ABD: Politika mı Yoksa Propaganda mı?’, Global Strateji, Sayı 5, İlkbahar 2006, s. 63-64.

ACET Gül Seda & DOĞAN Fazlı, 2017, 11 Eylül Olayları Sonrası ABD-Afganistan İlişkileri: İstiladan İşbirliğine, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 33 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/323601 

BBC, 2021, Afganistan: 10 soruda 20 yıllık savaş, son erişim tarihi: 29.07.2021 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57761843 

BM, “BM GüvenlikKonseyi 1383 SayılıKarar (S/RES/1383), http://unscr.com/en/resolutions/1383 son erişim tarihi: 28.07.2021

DEİK 2012, “Afganistan Ülke Bülteni”, https://www.deik.org.tr/uploads/afganistan-ulkebulteni.pdf son erişim tarihi: 28.07.2021

DODGE Toby, 2013, “Intervention and Dreams of Exogenous Statebuilding: the Application of Liberal Peacebuilding in Afghanistan and Iraq”, Review of International Studies, No. 39.

KANDEMİR Eyyub, 2011, ABD Başkanları G.W. Bush ve B. Obama Dönemlerinde Yayımlanan Ulusal Güvenlik Stratejilerinde İttifak Söylemleri ve S.Walt’un İttifak Teorisi, Savunma Bilimleri Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 122-151.

KATZMAN Kenneth, 2015, “Afghanistan: Politics, Elections, and Government Performance”, Congressional Research Service

MARRS Jim, CIA ve Pentagon’un Gizli Dosyaları, 11 Eylül, Afganistan, Irak Đşgali ve Uyuşturucu Ticareti, Çev.: Bülent Ucpunar, (Đstanbul: Kesit Yayınları, 2007), s. 260-264

OBAYD Naqibullah, 2017, 11 Eylül Sonrası Afganistan’daki Ekonomik Kalkınma Dönüşümü, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 9

RA’EES Wahabuddin, 2010, “Obama’s Afghanistan Strategy: A Policy of Balancing the Reality with the Practice”, Journal of Politics and Law, Cilt 3, No. 2.

SÖNMEZ Göktuğ, 2021, Afganistan’dan ABD ve NATO Çekilmesi ve Olası Sonuçları, ORSAM, https://www.orsam.org.tr/tr/afganistandan-abd-ve-nato-cekilmesi-ve-olasi-sonuclari/

Share this article
Shareable URL
Prev Post

PANDEMİNİN TÜRKİYE’DEKİ YOKSULLAŞTIRICI ETKİSİ

Next Post

BULGARİSTAN SİYASİ PARTİLERİNİN AB SONRASI TÜRKİYE YAKLAŞIMLARI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Read next