Tayvan, Güney Çin Denizi ile Doğu Çin Denizi ve Filipin Denizi arasındaki kritik geçiş noktasında bulunmaktadır ve Çin kıyılarından yaklaşık 100 mil (160 km) uzaklıkta bir adadır.
NATO ZİRVESİ’NDE ELE ALINAN ÖNEMLİ KONULAR
28-30 Haziran 2022 tarihlerinde İspanya’nın başkenti Madrid’de NATO zirvesi gerçekleşti. NATO Zirvesi’ne üye 30 ülkenin liderleri ve ortak ülkeler adı altında Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore katıldı. Bu zirvede birçok önemli konu başlığı ele alındı.
DURMAKSIZIN GÖÇ VEREN ÜLKE: VENEZUELA
Venezuela, Güney Amerika’nın kuzeyinde bulunan ve 28 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Ne yazık ki özellikle 2015 yılından itibaren ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi kriz, Venezuela’yı iç savaşla yerle bir olan Suriye’den sonra en çok göç veren ülkelerden biri haline getirmektedir. Son yıllarda her 5 kişiden biri ülkeyi terk ederken geri kalan nüfus da ülkenin sorunlarıyla boğuşmaktadır. Ülkeden verilen göç çoğunlukla diğer Güney Amerika ülkelerinde yoğunlaşıyor fakat Venezuelalılar aslında dünyanın her yerinde bulunuyor. Venezuela ile ortak sınırı bulunan Kolombiya 2 milyona yakın Venezuelalı göçmen barındırmakta. Kolombiya’yı ise Peru, Ekvador, Brezilya ve Şili gibi ülkeler takip ediyor. Dünya genelinde 6 milyona yakın Venezuelalı göçmen bulunmakta.
TRUMP DÖNEMİNDE GÖÇMENLER VE SIFIR TOLERANS POLİTİKASI
Amerika Birleşik Devletleri’nin 45. Başkanı olan Donald Trump, gerek sansasyonel açıklamaları gerekse iç ve dış politikadaki uygulamalarıyla akıllara kazınan bir lider olmuştur. Sağcı popülist olarak nitelendirebileceğimiz bir çizgide seçim kampanyası yürüten Trump, bu dönemde sert göç karşıtı söylemleriyle oldukça dikkat çekmiş ve ABD’ye olan göçlerin kontrol edilmesini sağlamak amacıyla Meksika sınırına büyük bir duvar öreceğini vaat etmiştir. Ocak 2017’de Trump yönetiminin göreve başlamasından itibaren, göçmenlik ve seyahat kısıtlamaları konusunda katı bir tutum sergilenmiş ve çeşitli icraatlerde bulunulmuştur. İlerleyen süreçte ‘Sıfır Tolerans’ isimli politika uygulamaya konmuş ve yasadışı göçmenlerin hızla hapse atılmasının önü açılmıştır. Bu çalışmada, Donald Trump döneminde göçmenlere olan bakış açısı incelenecek ve özellikle ‘Sıfır Tolerans’ politikası üzerinde durulacaktır.
ŞİLİ-MAPUÇE SORUNLARI VE OLAĞANÜSTÜ HAL İLANI
Şili ve Mapuçe Devleti arasında yüz yıllara dayanan bir anlaşmazlık söz konusudur. Mapuçelerin tarihi milattan önceye dayanmaktadır. Oldukça köklü ve bağımsızlık adına savaşmış bir topluluktur. İspanya Devleti’nin büyük kolonilere sahip olduğu yıllarda işgale karşı direnen Mapuçeler, bağımsızlıklarını 1818’de elde etmişlerdir. Kolonyal periyoda direnen Mapuçe halkı, 1880’lerde Şili Devleti’nin topraklarını işgal etmesiyle bağımsızlığını kaybetmiştir.
BREZİLYA’DA BOLSONARO YÖNETİMİ VE GELECEĞİ
Brezilya, çoğu Latin Amerika ülkesine göre demokratik ve seçimlerinin rekabete dayandığı bir politik sisteme sahip olarak görülebilir. Fakat Brezilya’da gerçekleşen başkanlık seçimleri, özellikle 2018 yılında tartışmalı bir şekilde sonuçlanmıştır. Sağcı hükümetin ülkede hüküm sürmesiyle umut edilen pek çok şey ne yazık ki gerçekleşmemiştir. Ülkenin ekonomik krizi halen sürmekte, pek çok insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Bu nedenle 2018 seçimlerinde başa gelen Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro’nun tahtı da gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde sallanacak gibi durmaktadır. Cumhurbaşkanının bu nedenle geleceği için pek çok endişesi bulunmakta.
KÜBA’DA YILLARDIR GÖRÜLMEYEN PROTESTOLAR
Küba, yıllardır Komünist Parti (Partida Comunista Cubano-PCC) tarafından yönetilmektedir ve ülkede hükümet karşıtı protestoların on yıllardır görülmediği söylenebilir. PCC, hükümet karşıtı hareketlere ciddi cezalar uygulamaktadır. Bu nedenle 11 milyon nüfuslu ada ülkesinde Temmuz 2021’de ortaya çıkan protestoların arkasında ciddi boyutta nedenlerin olduğunu söylemek mümkündür. Pandemi, ekonomik kriz, sosyal medyanın kısıtlanması ve internet erişimi yasağı bu nedenlerin başında gelmektedir.
QUAD VE ABD-ÇİN REKABETİNE YANSIMALARI
QUAD (Quadrilateral Security Dialogue) yani Dörtlü Güvenlik Diyaloğu ilk olarak 2007 yılında dönemin Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin daveti ile birlikte ASEAN Asya-Pasifik Forumu sırasında ülkelerin bir araya gelmesiyle oluşturuldu. Gayri resmi bir forum niteliği taşıyan bu görüşmelerde Japonya Başbakanı Shinzo Abe, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Hindistan Başbakanı Manmohan Singh ve Avustralya Başbakanı John Howard bir araya geldileR. Dörtlü’nün gündemi elbette ki Çin’in bölgede gittikçe artan etkinliğiydi. QUAD, Çin’in bölgede artan ekonomik ve kısmen de askeri etkinliğine bir cevap olarak görüldü. Ancak 2007’deki bu görüşmelerin ardından Avustralya’nın Çin baskısından çekinmesi sebebiyle QUAD, 2017 yılına kadar askıda kaldı.
DÜNYA SİYASETİNDE YENİ PERDE: THE LONGER TELEGRAM
Geçtiğimiz günlerde uluslararası ilişkiler araştırmacılarının dikkatini çeken önemli bir gelişme yaşandı. George Kennan’ın 1946 yılında ABD Dışişleri Bakanlığına gönderdiği ve SSCB yönetiminin endişe verici davranışlarını ele alan The Long Telegram adlı 8000 kelimelik raporun Çin’e karşı yazılan versiyonu ünlü araştırma kuruluşu Atlantic Council tarafından yayınlandı. Yazarı belli olmayan rapor, Atlantic Council tarafından “Çin jeopolitik stratejisinin bugüne kadarki en titiz incelemelerinden biri ve ABD’nin, yükselen yeni bir süper güce karşı nasıl politikalar üretmesi gerektiğine dair tavsiyeler veren olağanüstü yeni strateji belgesi.” olarak tanımlandı. Bu analiz yazısı kapsamında, The Longer Telegram; ABD’nin Çin’e karşı uyguladığı politikaları şekillendirebilir mi, raporun karar vericilere önerileri neler, Soğuk Savaş döneminde SSCB’ye uygulanan politikalar Çin’e karşı uygulanabilir mi, rapora karşı uzmanların eleştirileri neler, Çin küresel stratejisini hangi temellere dayandırıyor sorularının cevaplarını tartışacağız.
ARJANTİN ÖZELİNDE KÜRTAJ KISITLAMALARI VE İNSAN HAKLARI
2020’nin Aralık ayının sonlarına doğru Latin Amerika’nın büyük ve etkili ülkelerinden biri olan Arjantin’de insan hakları aktivistlerini sevindiren bir gelişme yaşanarak kürtaj yasal hale getirilmiştir. Arjantin bölgedeki en yüksek nüfuslu bölgelerden biri olması nedeniyle ülke başkanı Alberto Fernández’in desteğini alan bir yasa düzenlemesiyle bu kararı alarak dikkat çekici ve yenilikçi bir sosyal politika yoluna girmiştir. Böylece ülke kadın üreme hakları kapsamında bir yasallaştırmaya giden ilk “büyük” bölge ülkesi olarak sayılmaktadır.