RUSYA’NIN EKONOMİK LİBERALLEŞMESİ

Rusya tarihi boyunca, inişli çıkışlı süreçler yaşamıştır. Bu inişli çıkışlı süreçlerin dönüm noktası; 1905, 1917 ve 1991’dir. Bu verilen tarihlerin ilki olan 1905 yılında siyasal olarak bir liberalleşme yaşanmıştır. Fakat, serfliğin de çözülmesiyle ekonomik çıkmaza giren Çarlık Rusya, Feodalizmden sıyrılarak 1917’de sosyalizm politikalarını benimsemiştir. Fakat Soğuk Savaş’ta Amerika Birleşik Devletleri’ne mağlup olan Rusya, bu yenilgiyi kabul ederek dünya küresel sistemine entegre olmuştur.

RUSYA’NIN BALKANLAR’DAKİ FAALİYETLERİ

16. Yüzyıldan itibaren emellerini büyütmek ve gerçekleştirmek için uğraşan Ruslar, bu doğrultuda güneye ve doğuya doğru yayılmayı hedeflemiştir. Özellikle Balkanlar, Rusya için stratejik bir öneme sahip olmuştur. Tarih boyunca bu bölgeye belirli bir politika izleyememesi ve 20. yüzyılda bölgede yaşanan sorunlara ve çatışmalarda aktif olmaması ve hala Balkanlar’a yönelik bir politika geliştirememesi, Rusya’nın Balkanlar’daki etkisini giderek kaybetmesine neden olmuştur. Ancak Balkan ülkelerinin son dönemde Batı’ya dönmesi Rusya’nın bu bölge ile ilgilenmesini sağlamıştır. Slav- Ortodoks kardeşliği, Boğazlara geçiş ve enerji güvenliği gibi birçok unsur Rusya için Balkanların önemi anlatılabilir. Bu çalışmada kısaca tarih boyunca Rusya’nın Balkanlar ile olan ilişkisi ele alınarak günümüzdeki durumu değerlendirilecektir.

FRONTEX VE AVRUPA BİRLİĞİ’NDE SINIR GÜVENLİĞİ

26 Ekim 2004’te kurulan Frontex, fiilen 1 Mayıs 2005’te göreve başlamıştır. Frontex’in merkezi Polonya’nın başkenti Varşova’da bulunmaktadır. Frontex, göçmen kaçakçılığıyla mücadele, AB’de ekonomik çöküşün önlenmesi, AB vatandaşlarının güvenliğinin artırılması ve göçmenlerin hayatlarının kurtarılması gibi büyük hedefleri olan bir kurumdur. Frontex tarihsel bağlamda incelendiğinde, ajansın ‘güvenlik’ nedenleriyle daha fazla gözetim sağlama konusunda öne çıktığı görülmektedir.

ALMANYA’DA AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ VE ALMAN AfD PARTİSİ

Almanya için Alternatif Partisi (AfD/ Alternative für Deutschland), siyasi parti olarak kurulduğu andan itibaren göç ve göçmen konusuna mülteci sorununa yaklaştığı gibi yaklaşmıştır. Bu çerçevede temelde sağ ideolojiye konumlanan, söylemleriyle sağ popülist veya bazı durumlarda aşırı sağ olarak gösterilen AfD için göç ve göçmen konusu karşıtlık ekseninde değerlendirilmiştir. Bu sorunların çözümü olarak görünen Almanya için Alternatif partisi (AfD) 2013, 2017 ve 2019 seçimlerinde seçmenlerden büyük destek almıştır. Bu durum, Almanya’da İkinci Dünya Savaşı sonrasından bu yana ilk kez bir aşırı sağ partinin üçüncü parti haline gelmesine yol açmıştır.

KUZEY İRLANDA SORUNU VE IRA

Katolikler ve Protestanlar arasındaki Kuzey İrlanda sorunu 20. yüzyılda görülen ve yıkıcı etkiler bırakan etnik çatışmalardan biri olarak bilinir. Protestanlar, Birleşik Krallık’ın bir parçası olarak kalmak isterken; Katolikler ise İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmek istemektedirler. Protestanların, Birleşik Krallık’ın bir parçası olarak kalmak istemelerinin başlıca sebebi, İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmeleri halinde azınlık durumuna düşecek olmalarından kaynaklanır. Sorun, 1920 yılında Kuzey İrlanda’nın kurulmasıyla daha da yoğun hale gelmiştir.

AVRUPA BİRLİĞİNİN 2050 BÜYÜK STRATEJİSİ

II. Dünya Savaşı’nın iktisadi, sosyal ve siyasi tahribatı göz önünde bulundurulursa kalıcı barışı ve Avrupa bütünleşmesini sağlamak amacıyla 1952 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu’nun kurulmasıyla derinleşen ve genişleyen AB’nin, küresel bir güç olabilmesi için ihtiyaç duyduğu büyük stratejisi önem arz etmektedir.

KATALONYA KRİZİ

Günümüzde farklı dil ve kültürlere sahip bölgesel toplulukların çıkarları ve sosyal kimlik arayışı, merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında “özerk bölgeler” adı altında hükümetlerin kurulmasına yol açmıştır. Soğuk Savaş’tan sonra dünya, yerel kimliklerin farklı arayışları nedeniyle bölgesel kimliklerin seslerinin yükselişine tanık oldu.

SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD BALKANLAR POLİTİKASI

Dünyada Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte komünizm artık Batı için bir tehdit olmaktan çıkmış ve Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte dünyanın iki kutuplu düzeni son bulmuştur. Soğuk Savaş’tan ABD önderliğinde Batı Bloğu galip ayrılmıştır. Yeni düzenin tek süper gücü ise artık ABD’dir. Balkanlar coğrafyasında da Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte tekrardan Balkan ulusları arasında etnik ve dini ihtilaflar artmış ve çatışmalı bir süreci doğurmuştur. Balkanlar’da ortaya çıkan bu çatışmalı sürecin yarattığı istikrarsızlık, Avrupa’nın da geleceğini tehdit eder niteliktedir. ABD, Soğuk Savaş sonrası Balkanlar’da ortaya çıkan bu istikrarsızlığı kullanarak, hem Avrupa’nın güvenliğini sağlamak için, hem de dünyanın artık tek kutuplu olduğunu göstermek için kendini yeni düzenin süper gücü olarak konumlandırmıştır.

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön