Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde ilk önce Sırpların daha sonra Hırvatların işgal etmek için Bosna-Hersek’e saldırmaları ile 1992-1995 yılları arasında savaş yaşanmıştır.
SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD BALKANLAR POLİTİKASI
Dünyada Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte komünizm artık Batı için bir tehdit olmaktan çıkmış ve Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte dünyanın iki kutuplu düzeni son bulmuştur. Soğuk Savaş’tan ABD önderliğinde Batı Bloğu galip ayrılmıştır. Yeni düzenin tek süper gücü ise artık ABD’dir. Balkanlar coğrafyasında da Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte tekrardan Balkan ulusları arasında etnik ve dini ihtilaflar artmış ve çatışmalı bir süreci doğurmuştur. Balkanlar’da ortaya çıkan bu çatışmalı sürecin yarattığı istikrarsızlık, Avrupa’nın da geleceğini tehdit eder niteliktedir. ABD, Soğuk Savaş sonrası Balkanlar’da ortaya çıkan bu istikrarsızlığı kullanarak, hem Avrupa’nın güvenliğini sağlamak için, hem de dünyanın artık tek kutuplu olduğunu göstermek için kendini yeni düzenin süper gücü olarak konumlandırmıştır.
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE GÜÇ VE YUMUŞAK GÜÇ BOYUTU
Güç kavramı esas itibariyle insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip. Uluslararası ilişkilerde de çok sık karşımıza çıkan bu kavram için farklı tanımlamalar yapılmakta. Uluslararası sistemdeki aktörlere dair herhangi bir şey konuşulduğunda veya tartışıldığında istisnasız bu kavramı duyuyor veya okuyoruz. Bu çalışmada güç kavramının farklı boyutları ve etkileri ayrı ayrı incelenecek ve daha sonra ‘yumuşak güç’ boyutunun önemi ve günümüz yansımalarına bakacağız.
TÜRKİYE’NİN BALKANLAR POLİTİKASI
Balkanlar, coğrafi, siyasi ve ekonomik açıdan olduğu kadar, tarihi, kültürel ve insani bağlar bakımından da Türkiye için öncelik taşımaktadır. Şimdi bu önemli bağları biraz daha yakından inceleyelim…