GİRİŞ
Geçtiğimiz günlerde uluslararası ilişkiler araştırmacılarının dikkatini çeken önemli bir gelişme yaşandı. George Kennan’ın 1946 yılında ABD Dışişleri Bakanlığına gönderdiği ve SSCB yönetiminin endişe verici davranışlarını ele alan The Long Telegram adlı 8000 kelimelik raporun Çin’e karşı yazılan versiyonu ünlü araştırma kuruluşu Atlantic Council tarafından yayınlandı. Yazarı belli olmayan rapor, Atlantic Council tarafından “Çin jeopolitik stratejisinin bugüne kadarki en titiz incelemelerinden biri ve ABD’nin, yükselen yeni bir süper güce karşı nasıl politikalar üretmesi gerektiğine dair tavsiyeler veren olağanüstü yeni strateji belgesi.” olarak tanımlandı. Bu analiz yazısı kapsamında, The Longer Telegram; ABD’nin Çin’e karşı uyguladığı politikaları şekillendirebilir mi, raporun karar vericilere önerileri neler, Soğuk Savaş döneminde SSCB’ye uygulanan politikalar Çin’e karşı uygulanabilir mi, rapora karşı uzmanların eleştirileri neler, Çin küresel stratejisini hangi temellere dayandırıyor sorularının cevaplarını tartışacağız.
“THE LONGER TELEGRAM” NELER ÖNERİYOR?
The Longer Telegram’ın yazarına göre; Amerika Birleşik Devletleri’nin yirmi birinci yüzyılda karşı karşıya olduğu en önemli sorun, Xi Jinping yönetiminde giderek otoriterleşen Çin’in yükselişidir. Çin ekonomisinin hızla gelişmesi ve ordusunun ölçeği, teknolojik ilerlemesinin hızı ve Amerika Birleşik Devletleri’ninkinden radikal olarak farklı dünya görüşü nedeniyle, gelecekte ABD’nin ulusal çıkarları için tehdit olmaya başladı. (Messieh, 2021) Zamanla ortaya çıkan bu sorun, Xi Jinping’in iktidara gelmesiyle birlikte gün yüzüne çıkmaya başladı. Belgeye göre Xi, kendisinden önceki devlet başkanlarından farklı olarak; siyasi rakiplerini ortadan kaldırmakta, milliyetçilik akımı körükleyerek kamu desteğini arkasına almakta ve bu sayede ülkedeki azınlıkları asimile ederek gelecekte kendisine karşı oluşabilecek bir isyan dalgasını engellemekte, ülkeyi demir yumrukla yöneterek polis devletini teşvik etmektedir. Bu gelişmelerle bağlantılı olarak Çin içerisinde otoriter sistemi genişletmekte ve askeri kapasitesini geliştirerek yurt dışında yeni üsler açmaktadır. Yazara göre, tüm bu gelişmeler ışığında Çin statükocu devlet olmaktan çıkmıştır. Artık ABD elitleri tarafından revizyonist bir devlet olarak anılmaktadır. Aynı zamanda, siyasi hedeflerini küresel ölçekte genişleten Çin’in, ekonomik yükselişi nedeniyle gelecek on yıl içerisinde ABD’yi geride bırakacağı gözlemlenmektedir. Bu kapsamda ABD için 21. Yüzyıl’ın en büyük tehditi Xi Jinping liderliğindeki Çin Komunist Partisi (CCP) olarak nitelendirilmektedir. Peki CCP’nin küresel liderlik için atmak istediği adımlar nelerdir;
- ABD’yi teknolojik ve ekonomik olarak geride bırakmak,
- ABD’nin küresel finansal sistemlerdeki rolünü ve küresel rezerv para birimi olan doların konumunu sarsmak ,
- Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerini Tayvan, Güney Çin Denizi veya Doğu Çin Denizi üzerindeki herhangi bir çatışmaya müdahaleden caydırmaya yetecek askeri üstünlüğe ulaşmak,
- ABD’nin küresel gücünü zayıflatarak, müttefiklerinin ondan şüphe duymaya başlamasını sağlamak,
- Stratejik ortak olarak Rusya’yı yanına alarak, Batı’dan gelecek baskıların şiddetini azaltmak,
- Çin’in Yol ve Kuşak Projesi’ni (BRI), kendi siyasi emellerini besleyen, gelecekteki dünya düzenini kurmasına yardımcı olan jeopolitik ve jeoekonomik bir yapıya dönüştürmek,
- Çin’in uluslararası kurumlar üzerindeki artan etkisini kullanarak, kendi ulusal çıkarlarına uyacak şekilde uluslararası normları itibarsızlaştırmak.
Yazar bunları sıraladıktan sonra ünlü Çinli düşünür Sun Tzu’dan alıntı yaparak “ Savaşta düşmanın stratejisine saldırmak azami derecede önemlidir.” diyor ve ekliyor; ABD aynı taktiği uygulayarak revizyonist Çin’in stratejik hedeflerini boşa çıkarmalıdır. Bununda öncelikle ABD ve müttefiklerinin çıkarlarını korumak amacıyla bir yol haritası çizmekten geçeceğini belirtiyor. Bu nedenle, Amerikan hükümetine 12 maddelik bir önerge sunuyor. (Messieh, 2021)
- ABD’nin ekonomik ve teknolojik üstünlüğü kaybedilmemelidir.
- ABD dolarının küresel finans sistemindeki rolü korunmalıdır.
- Konvansiyonel askeri caydırıcılık her zaman en üst seviyede tutulmalı ve taraflar arasındaki nükleer başlıkların sayısındaki denge bozulmamalıdır.
- Çin’in sınırlarını fiili olarak genişletmesi engellenmeli, özellikle Tayvan ile birleşmesi önlenmelidir.
- Uluslararası ittifakları ve ortaklıklarını güçlendirmeli ve genişletmelidir,
- Liberal dünya düzenini korumalı ve demokratik değerlere her zamankinden daha çok sahip çıkmalıdır.
- ABD’nin uzun vadeli ulusal gücünü muhafaza etmek için; ekonomik, askeri, teknolojik ve beşeri sermayesini güçlendirmelidir.
- Çin’in küresel egemenlik politikalarını gerçekleştirmesini önlemek adına, hiçbir koşulda aşamayacağı “kırmızı çizgiler” çizerek onu baskı altına almalıdır. Bu kapsamda yeni ulusal güvenlik politikası benimsenmeli ve Çin’e davranışları sınırı aşarsa misilleme yapılacağı kesin olarak gösterilmelidir.
- ABD için önemli fakat hayati olmayan stratejik bölgeler ve hedefler belirlenmeli; Çin’e karşı ikincil derecede rekabet alanları oluşturulmalıdır.
- Her iki taraf için de mega-tehdit düzeyindeki alanlar belirlenmeli ve bu konularda işbirliği yapılmalıdır. (İklim değişikliği, küresel pandemi, nükleer güvenlik vs.)
- Çin’in otoriter devlet kapitalist modeline karşı siyasi, ekonomik ve toplumsal özgürlüklerin savunulmasında küresel bir ideolojik savaşı sürdürülmelidir.
- Yukarıdaki stratejiyi tam anlamıyla gerçekleştirmek adına, Birleşik Devletler, başlıca Asya ve Avrupalı müttefikleri ile ayrıntılı bir şekilde anlaşarak; onların tüm ekonomik, askeri ve teknolojik gücünü ABD önderliğindeki liberal uluslararası düzenin ortak savunması için yönlendirmelidir.
The Longer Telegram’ın devamında yazar yukarıda belirttiği kırmızı çizgilerin neler olduğunu açıklamakta, ABD için ulusal güvenlik meselelerini sıralamakta, stratejik savaşın hangi alanlarda sürdürülmesi gerektiğini belirtmekte, iki süper gücün hangi alanlarda işbirliği yapmaya devam etmesi gerektiğini açıklamakta ve son olarak ABD için müttefiklerle iş birliği yapmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Öyle ki yazara göre ABD’nin, Rusya ile işbirliği alanlarını geliştirmesi ve Çin’in (halihazırda sınırlı sayıda olan) güvenilir müttefiklerinin birinden onu yoksun bırakmasını; ABD yönetiminin stratejik savaşı kazanması için büyük bir gelişme olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor. Sonuç olarak yazar, bu kapsamlı strateji metni uygulanırsa Xi Jinping’in mağlup olacağına ve CCP içerisinden statükocu bir ismin onun yerine getirileceğine inanmaktadır. Nitekim böyle bir stratejik harp sonunda uzun vadede Çin halkının kendisi, Çin’in eski medeniyetinin sonsuza kadar otoriter bir geleceğin kaderinde olduğu şeklindeki yüzyıllık önermesini sorgulamaya ve isyan etmeye başlayabileceğini öngörmektedir. (Messieh, 2021)
RAPORA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER NELER?
The Longer Telegram’a göre: Çin Halk Cumhuriyeti’nin yükselişi, SSCB’nin dünya siyasetinde yükselişi kadar büyük bir meydan okumadır. Fakat yazarın sandığının aksine Çin toplumu, Sovyetler Birliği’nin sahip olduğu zayıflıklıklara sahip değildir. Toplumsal etnik farklılıklar neredeyse söz konusu değildir ve Çinlilerin, Sovyetlerin asla hayal edemeyeceği servetlere ve pazarlara erişimi vardır. SSCB en parlak döneminde dahi Amerikan ekonomisinin %40 potansiyeline erişmişken, Çin Halk Cumhuriyeti bu konuda ABD’yi geçmek üzeredir. Pekin’in ortaya çıkardığı zorluk, SSCB’nin ortaya koyduğundan çok daha zor olabilir. Dolayısıyla sınırlama ve çevreleme politikaları artık gerçekçi bir çözüm değildir. O halde Amerikan büyük stratejisinin amacı, Çin Komünist Partisinin (ÇKP) devirmeye veya Çin Halk Cumhuriyeti hükümetini parçalamaya değil; Çin elitlerini, ABD liderliğindeki liberal uluslararası düzende ikincil roller üstlenmeye ikna etmeye çalışmalıdır. Fakat bu da artık oldukça imkansız gözükmektedir. Çünkü Xi Jinping, devlet başkanlığı konumuna belirli toplumsal süreçlerin Çin Komünist Partisi üzerindeki etkilerinin gözlemlenmesinin ardından gelmiştir. 2008 Tibet ayaklanması, 2009 Urumqi ayaklanması, 2011 Wenzhou Tren kazası sonrasında sosyal medya örgütlenmeleri, 8. Muhalif tüzük manifestosu gibi hadiseler Çinli elitlerin toplumu daha otoriter bir yapıyla yönetmenin gerekliliğine ikna etmiş gibi görünmektedir. Tüm bunların sonucu olarak Çin toplumu üzerindeki egemenliğini pekiştirmek isteyen CCP, Xi Jinping’i belirli bir amaçla parti liderliğine getirmiştir diyebiliriz. Dolayısıyla devlet başkanlığına farklı birini getirmek Çin’in devlet politikalarında geriye dönük bir değişiklik oluşturucaktır demek neredeyse imkansız gibidir. (Greer, 2021)
Üstelik belgede geçen bazı “stratejiler” neredeyse istek listesi gibidir. Gerçekleştirilmesi için hiçbir politik-ekonomik temel bulunmamaktadır. Bunlardan bazıları; “ekonomik altyapı” harcamalarını artırmak; “enflasyon krizi yaratmadan” ulusal borcu azaltmak; “göçün gelecekteki doğası ve ölçeği hakkında yeni bir siyasi fikir birliği” inşa etmek; Amerikan ekonomisini demokratik dünya ile serbest ticarete açmak; “ABD, Kanada ve Meksika ekonomilerini tek bir entegre Kuzey Amerika ekonomik varlığına” dönüştürmek; ve “Amerika’nın siyasi sistemi, kurumları ve kültüründe artık yaygın olan ciddi bölünmeleri” çözmek veya en azından azaltmak. (Greer, 2021) Bu bir strateji değil, istek listesidir. Bunların nasıl başarılacağı konusunda rapor bizlere her hangi bir bilgi vermemektedir. Üstelik böyle bir strateji uygulanmaya konulsa dahi günümüzde birbirine rakip iki büyük parti arasında bu tarz marjinal değişiklikleri onaylayacak bir ortaklık bulunmamaktadır. Buna ek olarak belgede önemli bir nokta olarak değinilen Rusya ile iyi ilişkiler geliştirme hamlesi, Joe Biden Rusya’yı birincil düşmanlarından birisi olarak itham ederken imkânsız olarak görünmektedir. Sonuç olarak The Longer Telegram birçok önerge sunmakta fakat çok azı mantıklı ve uygulanabilir görünmektedir. Yine de iki ülke arasındaki sorunların ayrıntılı olarak incelenmesi adına önemli bir çalışma olarak adledilebilir.
DEĞİŞEN SİYASET DİNAMİKLERİ VE ÇİN POLİTİKASI
ABD Başkanı Joe Biden, Çin ile aralarındaki rekabet sonucunda eski Soğuk Savaş’ı ve Soğuk Savaş sonrası demokrasi ve insan hakları doktrinlerini yeniden canlandırdı. Çinliler ise, Sovyetlerin aksine, bu ideoloji tartışmasına katılmakla çok az ilgilenmektedirler. Elbette, Pekin rejimi kendisini Marksist-Leninist olarak nitelendirmekte ve ülke içinde giderek daha baskıcı hale gelmektedir. Ancak, siyasi değerlerini kendi ulusal sınırları dışarısında uygulamakla nerdeyse hiç ilgilenmemektedir. Aslında, Çin’in yurtdışındaki motivasyon gücü hiçbir ideolojik fikir içermeyen iki kavramdır, bunlar: coğrafya ve ticaret olarak nitelendirilebilir. ABD’nin bulunduğu coğrafya kendisi için neredeyse hiçbir sorun ihtiva etmediği için olsa gerek; ABD elitleri, on yıllardır özgürlük ve insan hakları gibi meselelere önem vermektedirler. Ancak coğrafyası çok daha sorunlu olan Çinliler jeopolitik avantaj yakalamak maksadıyla stratejilerini harita üzerinde belirlemekte ve Çin’in “ortak kader” olarak adlandırdığı politikayı kendisiyle işbirliği yapan ülkelerle birlikte geliştirmek istemektedir. Kemer ve Yol Girişimi’nin anahtarı budur. Bugünün dünyası, Çin’in hükmetme ve manipüle etme yolunda olduğu dijital olarak bağlantılı, bir küresel ticaret sistemidir. 2014’ten beri Çin, dünyanın en büyük ticaret ülkesi olmuştur. Tüm ülkelerin yarısı, ABD ile yaptıklarının iki katı kadar Çin ile ticaret yapıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük müttefikleri bile (Japonya, Almanya, Güney Kore vb.) yakında Çin’i en büyük ticaret ortakları olarak kabul edebilirler. Bu koşullarda Çin, Almanya ve Japonya’nın demokratik olup olmadıkları ya da insan haklarına saygı gösterip göstermedikleri ile hiçbir şekilde ilgilenmemektedir. Pakistan’ı ele alırsak; Kuşak ve Yol Girişimi’ne bağlı Pakistan’daki devasa ekonomik ve altyapı yatırımları nedeniyle Çin’in milyonlarca Müslüman Uygur’a yönelik soykırımcı muamelesini kınaması neredeyse imkansız gibi görünmektedir. Aynı şekilde Almanya, Rusya tarafından kendisi için yapılan ikinci bir doğal gaz boru hattının tamamlanmasına izin verirken Çin ile ticaretini en iyi şekilde yapmayı planlıyor. Belki de Avrupa değerleri bile artık, realist çıkarlarına paralel olarak kendisini yeniliyor olabilir. Çinliler aydınlanmadan çok uyumu teşvik ettiklerine inanıyorlar. Ne de olsa Çin’in Doğu Asya’daki 14. yüzyılın ortalarından 19. yüzyılın ortalarına kadar haraç sistemi, Avrupa’daki güç dengesi sisteminden daha az savaşa neden oldu. Çin özellikle kuşak ve yol projesiyle tüm dünyaya refah getireceğini söylerken; aynı zamanda birlikte çalıştığı ülkeleri kendisine yeni haraç sistemi modeliyle bağlamakta, bu ülkelerde önemli imtiyazlar elde etmektedir. (Greer, 2021) Fakat Çin’in ticaret, para, ortak çıkar, ortak kader, ahlaki normlara sahip olmamak gibi değerlerinin de uluslararası toplum tarafından başlarda benimsense de artık bir çıkmaza girdiği açıktır. Nitekim Kuşak ve Yol projesi kapsamında sağlanan sınırsız krediler sonucu ülkelerin açıkça haraca bağlanması birçok ülkeyi projeden çekilmeye zorlamakta ve Çin’in bu acımasız girişiminden uzak durmaya sevk etmektedir. Bu noktada Çin hükümetinin de politikalarını yenilemesi ve geliştirmesi gerekmektedir. Sonuç olarak ABD ve Çin ilişkileri son derece karmaşık olmakla birlikte; iki ülkenin de birbirlerine karşı net bir stratejisi olduğunu söylemek (caydırıcılık politikaları dışında) imkansız gibi görünmektedir. Nitekim uzun bir rekabet sürecinin başlangıç safhasında bulunmaktayız. İki ülke arasındaki küresel rekabet ve çıkar çatışmaları derinleştikçe, daha açık ve öngörülebilir politikalar üretileceğini düşünmekteyim.
Buğra Çelikbilek tarafından The FEAS Journal için hazırlanmıştır.
KAYNAKÇA
Greer, T. (2021, March 8). The “Longer Telegram” About China Is Fatally Misplaced. Foreign Policy. https://foreignpolicy.com/2021/03/04/china-us-relations-longer-telegram-response/
Kaplan, R. D. (2021, March 2). The One-Sided War of Ideas With China. Foreign Policy. https://foreignpolicy.com/2021/03/02/the-one-sided-war-of-ideas-with-china/
Messieh, N. (2021, April 22). The Longer Telegram: Toward a new American China strategy. Atlantic Council. https://www.atlanticcouncil.org/content-series/atlantic-council-strategy-paper-series/the-longer-telegram/#executive-summary