GİRİŞ
Yönetim sistemi olarak parlamenter cumhuriyet sistemine sahip olan Bulgaristan, 240 sandalyeden oluşan bir parlamentoya sahiptir. Normal şartlarda, ülkede dört yılda bir seçim yapılması gerekirken özellikle AB’ye üye olduktan sonra çokça erken seçim kararı alındığını görmekteyiz. Bunun hiç şüphesiz ki Bulgaristan’ın AB üye ülkeleri içinde ekonomik anlamda en geride olan ülkeler arasında olmasının etkisi büyüktür. Bulgaristan’da hükümet kurmak için, sandıktan en çok oyu kazanan partiye ülke Cumhurbaşkanı hükümet kurma görevi vermektedir. Kurulacak hükümetin ise güvenoyu alabilmesi için parlamentoda 240 milletvekilinin en az 121’ini alması gerekmektedir. Genellikle 2007 yılından sonra yapılan her seçimden Boyko Borisov ve partisi GERB birinci çıkmaktadır. Türkiye ve Türklerle olan ilişkisi son dönemler artarak daha iyi hale gelen bu parti, Bulgaristan’da bulunan Bulgaristan Türkleri için yaşam koşulları ve ihtiyaç konularında hiçbir engel teşkil etmemektedir. Bulgaristan Türkleri için esas sorun teşkil eden parti milliyetçi ATAKA Partisi olmuştur. Yükselen milliyetçiliğin etkisi ATAKA Partisi’ni yükseltmiş ve ülkede bulunan Bulgaristan Türklerine ve Müslümanlara karşı protestolarını arttırması tedirgin etmiştir. Bulgaristan’da Türk kökenli vatandaşların sesini parlamentoda duyurabilme konusunda ise iki parti dikkat çekmektedir. Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH) ve DOST Partisi temsil niteliği görmektedir. Bu iki partinin Türkiye ile ilişkileri ise değişkenlik göstermektedir.
BOYKO BORİSOV ÖNDERLİĞİNDE GERB PARTİSİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Bulgarca “arma” anlamına gelen GERB Partisi, eski bir polis ve Sofya Belediye Başkanı olan Boyko Borisov önderliğinde 2006 yılında kurulan bir partidir. Partinin tam açılımı “Bulgaristan’ın Avrupa Gelişimi İçin Vatandaşlar” anlamına gelmektedir. Sağcı bir ideolojik görüşe sahip olan bu parti başlarda katılacağı 2009 seçimleri öncesi Bulgaristan’da yükselen aşırı milliyetçiliğin karşısında bir tutum sergilememiştir. Bulgaristan ve milliyetçilik kavramlarını topladığımızda bu kavramdan en çok etkilenen kesimin Türk vatandaşlarının olduğu aşikar bir durumdur. Milliyetçilik kavramıyla gidilen 2009 seçimleri, parti liderleri için bir oy kazanma niteliğine gelmiştir. ATAKA Partisi’nin milliyetçi söylemleri kadar olmasa da GERB Partisi lideri Borisov Türkler için “kendilerini Bulgar değil de Türk gibi hissedenler Türkiye’ye gitmeli” ve Bulgaristan’da doğan her çocuğun Bulgar adı taşıması gerektiğini söyleyerek Türklere karşı olan tutumunu sergilemiştir (Radikal, 2008). Milliyetçiliğin oy getirdiği bu dönemde bu gibi demeçlerin yapılması, olası bir GERB hükümetinden sonra Türkiye ve Türklere bakış açısının nasıl şekilleneceği merak konusu olmuştur. %60 oranında katılımın sağlandığı 2009 seçimlerinde Borisov, bir önceki hükümet lideri Sergey Stanişev’e %22 oy fark atarak Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin önünde seçimi bitirmiştir.
Başbakanlık koltuğunu alan Borisov, Türkiye’nin artan gelişiminde kimi zaman destek cümlelerine yer vermiş, kimi zaman ise karşıt cümlelerle ikircikli bir politik duruş sergilemiştir. Nitekim 2010 yılının Ocak ayının ilk günlerinde patlak veren tazminat krizi ile iki ülke gerilmiştir. Dış ülkelerdeki Bulgaristan vatandaşlarından sorumlu devlet bakanı Bojdar Dimitrov, Türkiye’nin 1913 yılından sonra Türkiye’den göç eden Bulgaristan vatandaşlarının bıraktıkları mal ve mülk için 10 milyar dolar tazminat ödemesi gerektiğini söylemiştir. Bununla da kalmayıp “Bu sorunun çözümü, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılımı için önkoşullardan biridir” açıklaması yapmıştır (BBC News, 2010). Bu açıklama ile olaya AB’yi de dahil etmeye çalışmış ve başka aktörler katarak bu beklentiyi daha ciddi hale getirmeye çalışmıştır. Aynı yıl Ocak ayının sonunda ise Borisov konu hakkında konuşarak daha yumuşak bir dil tercih etmiştir. Hatta kendi politikacılarına atıfta bulunarak artan milliyetçiliğin Bulgaristan politikacılarına yansıdığını belirtmiş ve bununla birlikte ortaya çıkan gergin ortamın toplumu etkilediğini söylemiştir. Borisov “Türk hükümetinin izniyle ikinci bir araştırma yapmak istediğini, mağdur insanların ailelerinin kendilerinden sürekli bunu talep ettiğini ve ölenlerin yakınlarının sürekli görüşmek istediğini belirterek sözlerini tamamlamıştır” (QHA, 2010).
Bu krizin ardından yine Borisov’un dengede götürmediği Türkiye tutumları devam etmiştir. Eylül 2010’da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül New York’ta Balkan ülkeleri liderlerinin davet edildiği bir akşam yemeği organizasyonu tertiplemiştir. Yemeğe katılan Boyko Borisov ilginç bir şekilde, liderler için gösterişten kaçınılmayan ortamdan rahatsız olarak Türkiye’nin Balkan ülkelerine karşı bir güç gösterisi ve baskın bir rol kanıtlamaya çalıştığını iddia ederek yemeği terk etmiştir. Bu olay Bulgaristan’da artan milliyetçiliğinde etkisiyle medyada takdir toplamıştır. Buna karşılık Türkiye ise bu olayı Bulgaristan’da iyi bir iç siyaset malzemesi olarak kullanmıştır. Olayın üzerinden çok geçmeden dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan Bulgaristan’a ziyarette bulunmuştur. Borisov ile birlikte düzenlenen ortak basın açıklamasında karşılıklı dostluk ve iş birliği mesajları verilmiştir. Borisov birkaç zaman önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önderliğinde düzenlenen akşam yemeğinde yaşananlar gerçekleşmemiş gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecini destekleyici cümleler de kurmuştur (Türbeder, 2010).
Bu olaylardan sonra Borisov’un ve GERB Partisi’nin Türkiye’ye karşı bakış açısı olumlu yöne dönerek seyretmiştir. Hatta bir ortak bakanlar kurulu toplantısında Borisov’un Türkçe “Merhaba Asker” diyerek selam vermesi Bulgaristan parlamentosunda tepkiye neden olmuş fakat Borisov bu tepkilere katılmayan cevaplar vermiştir. Borisov Bulgaristan-Türkiye ilişkilerinin her alanda geliştiğini belirtmiş ve Türkiye ziyaretinin son derece olumlu ve iyi geçtiğinden söz etmiştir.
2012 yılında Bulgaristan İçişleri Bakanı Tsvetan Tsvetanov ile gazeteci Sevda Dükkancı’nın gerçekleştirdiği röportajda GERB Partisi’nin Türklere ve Türkiye’ye bakış açısının ne derece pozitif yöne döndüğünü gözler önüne seren bir örnek teşkil etmiştir. Tsvetanov kendisine uzatılan sorular karşısında, GERB Partisi kurulurken, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) dışında bir partide yer almanın Müslümanlar ve Türklerin arasında bir korku oluşturduğunu fakat kendisinin Türkleri, Bulgar vatandaşlarından ayırt etmediğini belirtmiştir. Bunun üstüne Türklerin ve Müslümanların yoğun yaşadığı bölgelerde parti yapıları oluşturmak için çok çalıştıklarını vurgulamıştır. Kendisine Türk hükümeti hakkında uzatılan soruya ise, GERB Partisi kurucusu ve Bulgaristan Başbakanı Borisov ile Recep Tayip Erdoğan’ın iyi bir arkadaşlıkları olduğunu ve bu zamana kadar Bulgaristan-Türkiye ilişkilerinde bu denli bir arkadaşlığın olmadığını söylemiştir. Sözlerine dönem Başbakanı Erdoğan’ın politikaya bakış açısına hayran kaldığını ve iki ülkenin ortak menfaatlere sahip olduğunu belirterek nokta koymuştur. Daha sonra AK Parti Genel Kongresine de katılan Tsvetanov iyi ilişkilerin devamı niteliğinde bir adım atmıştır (Tsvetanov, GERB Partisi azınlıklara ve Türkiye’deki göçmenlere açılıyor, 2012)
GERB Partisi ve Borisov için Türkiye ilişkileri ve Türklere olan tutum neredeyse kusursuz şekilde olumlu yönde devam ederken Bulgaristan’da yaşanan olaylar Başbakan Borisov’u istifaya sürüklemiştir. Bulgaristan halkı Borisov’a özellikle ekonomi alanında ve elektrik fiyatları konusunda eleştiriler yönelterek sokaklarda gösteriler yapmıştır. O dönemde Dünya Bankası verilerine göre Bulgaristan AB’nin en fakir ülkeleri arasında yer almaktadır. Borisov “polisin insanları darp ettiği bir hükümetin lideri olmak istemiyorum (T24, 2013) sözleriyle dikkat çekici bir istifa konuşması yaparak istifasını sunmuştur. Bu tarihten sonra erken genel seçim kararı alan Bulgaristan 12 Mayıs 2013’te sandığa gitmiştir. GERB Partisi ve Borisov sandıktan yine birinci çıksa da hiçbir lider Borisov ile koalisyon hükümeti kurmaya yanaşmayarak yeni Başbakan ve hükümet kurma görevi, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev tarafından bağımsız Milletvekili Plamen Oreşarski’ye verilmiştir. Milliyetçi bir parti olan ATAKA Partisi’nin lideri Siderov bu sonuçlar sonrası GERB Partisini hedef alarak, Borisov’un Türkiye çıkarlarına ve isteklerine uygun politika yürütmesi iddiası ile suçlamıştır. Bunun üstüne eski bakan Tzvetan Tzvetanov’u, AK Parti kongresine katıldığı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın politikasına destek vermekle suçlamıştır.
Bu seçim ve yeni Başbakan ile ekonomiye istikrar gelmemiş ve bu durumdan bir türlü çıkamayan Bulgaristan yeniden erken genel seçimlere gitmiştir. 5 Ekim 2014’te yapılan seçimde Borisov’un önderliğindeki GERB Partisi yine birinci parti çıkmıştır. Bu tarihten sonra Borisov Türkiye ile ilişkilerini bozmamış aksine daha da iyi bir politika izleme yolunda adımlar atmıştır. Özellikle göçmenler konusunda ortak bir tutum izleyen Borisov ve Türkiye, ortak bir inisiyatif geliştirildiğini belirtmişlerdir. Hatta Borisov yasa dışı göçmenler konusunda “Şu anda Türkiye, tüm Avrupa’yı da bizi de kurtarıyor (Hürriyet, 2015)” diyerek Türkiye’nin konu hakkındaki tutumundan bahsetmiştir.
Bu noktadan sonra 26 Mart 2017 tarihinde yapılacak Bulgaristan seçimleri öncesi GERB Partisi ve ATAKA Partisi önde olmak üzere Bulgaristan partileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Bulgaristan seçimlerine karışmakla suçlamış ve ilişkiler gerilemiştir. 23 Mart 2017 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan, Bulgaristan’da artan milliyetçiliğin bir getirisi olan Türklere baskı haberlerinden bahsedip seçimlerin demokrasi ve hukuk içerisinde yapılmasını temenni etmiştir. Bu temenniyi seçimlere müdahale olarak nitelendiren GERB lideri Borisov müdahalenin kabul edilemeyeceğini açıklayarak rahatsız olduğunu söylemiştir. Son dört yılda üçüncü seçim olan 26 Mart seçimlerinden yine Boyko Borisov birinci çıkmıştır.
Bu seçim sonrasında da Borisov Türkiye’ye karşı destekleyici cümleler kurmuştur. Seçime karışma ve müdahale suçlaması haricinde merkez sağ konumunda bulunan GERB Partisinin Türkiye ile ilişkilerini fazlaca olumsuz nitelendirirsek haksızlık etmiş oluruz. Gerek bulunan konum dolayısıyla komşuluk ilişkileri, gerekse Türkiye’nin mülteci problemlerindeki tavrı Borisov ve partisi açısından hoşnut karşılanmıştır. Nitekim 2017 yılının sonlarında bir konuşmasında Borisov Türkiye’yi, Avrupa’nın en büyük komşusu olarak nitelendirmiştir. Borisov’un, Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye ile ilişkilerin bozulmaması adına çaba sarf ettiğini samimi cümlelerle özetlemiştir. Borisov, Erdoğan’ın kendisine hoşuna gitmeyecek bir konuyu dile getirmeye kalktığında, her şeyin yolunda olduğunu ve bunlar yerine kalkınmaya bakılmasının gerektiğini söylediğini söylemiştir ve iyi ilişkiler günümüze kadar devam etmiştir. Son yılın en büyük meselesi olan korona virüs konusunda ise Türkiye, Bulgaristan’a maske, koruyucu gözlük ve giysi yardımlarıyla destek vermiştir. Bunun üstüne Bulgaristan Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov Avrupa’dan tek bir maskenin bile gelmediğini belirterek Türkiye’nin dostluğuna vurgu yapmıştır.
Toparladığımızda GERB Partisi ve lideri Borisov’un Türkiye’ye ve Türklere karşı genellikle pozitif anlamda ilişkilerini sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Özellikle GERB Partisi kurulduğundan beri, ATAKA Partisini öncü olarak tuttuğumuz farklı bazı aşırı sağ partilerinin sebep olduğu milliyetçiliğin yükselmesinde ve Türkler’e karşı baskı olayların artmasında olan tutumu memnun edici seviyede olmuştur. Nitekim ki milliyetçiliğin yükselmesinde büyük rol oynayan ATAKA Partisinin parlamentoda GERB Partisi’ni Türkiye ilişkileriyle suçlaması tesadüf değildir.
DOST PARTİSİ
HÖH’ten ihraç edilen Lütfi Mestan’ın önderliğindeki Dost Parti’si 10 Nisan 2016 tarihinde kurulmuştur. Partinin açılımı Özgürlük ve Hoşgörü için Demokratlar anlamına gelmektedir. Kurulduğu tarihten bir sene bile geçmeden seçimlere giren DOST Partisi, HÖH’ün Bulgaristan’da artık işlevinin bittiğini ve Bulgaristan Türklerinin temsilini daha doğru bir şekilde yapacağına inanarak hareket etmiştir.
Türkiye’ye destek verdiğini her alanda söyleyen parti Genel Başkan’ı Lütfi Mestan, Türkiye’nin bir diğer Türk partisi olan HÖH ve kurucusu Ahmed Doğan ile ilişkilerin çokta iyi gitmemesi sebebi ile Türkiye’nin destekçisi konumunda olmuştur. Nitekim Türk hükümeti, 26 Mart 2017 Bulgaristan seçimlerinde DOST Partisi’ne destek vermiştir.
Parti gireceği ilk seçim olan Mart 2017 seçimleri için normal olarak ilk hedefini barajı geçme olarak belirlemiştir. HÖH’e atıflarda bulunarak özellikle Bulgaristan Türklerinden oy isteyen Lütfi Mestan, HÖH’ün parti listelerinde ırkçı isimlerin olduğunu dile getirerek Bulgaristan Türklerinin milliyetçiliğin arttığı bu zamanlarda, oy verirken dikkatli karar vermelerini istemiştir. Türkiye’yi ise desteklemekten hiçbir zaman pişman olmadığını dile getirmiş ve Türklüğe vurgu yaparak oy istemiştir.
Bulgaristan’da bulunan ırkçı gruplar ve aşırı milliyetçi partiler yeni kurulan bu parti için tepkisini geciktirmemiştir. DOST Partisi’nin ilk katılacağı seçim olan 26 Mart 2017 seçimlerinden önce Lütfi Mestan’ın Kapitan Andreevo sınır kapısında oy kullanmak için ülkeye gelen Türk seçmenlerle bir araya gelmek istemiş fakat ırkçı Bulgar gruplar tam da bu noktada protestolarda bulunmuşlardır. Bulgaristan polisi ise bu olaylar sonucunda Lüfti Mestan’ın sınır kapısına gitmesine izin vermemiştir. Bu durumun ardında bu olayı bir rezalet olarak değerlendiren Lütfi Mestan, aynı zamanda propaganda olarak kullanmıştır.
Bu seçimlerde Bulgaristan Merkez Seçim Kurulu AB üyesi olmayan ülkelerde oy kullanacaklar için Kiril alfabesi ile dilekçe yazma zorunluluğunu bildirmiştir. Bu durumu DOST Partisi’nin barajın altında kalmasının istenmesi sebebiyle oluştuğunu söyleyen Mestan, seçimlerden önce barajı aşacaklarından emin olduğunu belirtmiştir.
DOST Partisi’nin girdiği ilk seçim olan 26 Mart 2017 seçimleri sonucunda, HÖH geriledi, Lütfi Mestan önderliğindeki DOST barajı aşamadı. Türkiye yanlısı politika izleyen, Türk hükümetinden destek alan DOST Partisi, kurulduktan kısa bir süre sonra girdiği bu seçimlerde Bulgaristan Türklerini seçimlerde başarılı olamayacak kadar etkileyememesi Lütfi Mestan’ı beklemediği bir sonuca uğratmıştır. Sonuçtan da anlaşılacağı üzere DOST Partisi aldığı oy sayısı ile HÖH’ün biraz gerilemesine yol açmıştır. Böylelikle Bulgaristan Türkleri için HÖH’ün yıllardır temsil niteliğindeki tutumu, başarılı politikalarının seviyesi seçim sonuçlarında kendini açıkça belli etmiştir. Lütfi Mestan’ın ve DOST Partisi’nin kurulduktan kısa süre sonra seçimlere girmesi, bu seçim boyunca hazırlanışı, propagandaları yeterli seviyede olmamıştır. Seçim sonuçları Bulgaristan’daki Türk partileri arasında HÖH’ün ne derece önemli konumda olduğunu bizlere göstermiştir. Nitekim yıllardır her sandıktan birinci olarak çıkan Boyko Borisov’un bile HÖH kurucusu Ahmed Doğan için Bulgaristan siyasetinde kendisine en önemli rakip gördüğünü, Ahmed Doğan’ın başarılı bir siyasetçi olduğunu söylemesi tesadüf değildir.
DOST Partisi hızlı kurulan ve düşüşü de bir o kadar hızlı olan bir Türk partisi konumunda olmuştur. Lütfi Mestan’ın ve DOST Partisi’nin Türkiye’ye yakınlık konusunda Bulgaristan siyasi partileri arasında en üst sırada yer almasına karşın Bulgaristan Türklerini yanına çekememiş, bir diğer Türk partisi olan HÖH’ün biraz gerilemesine sebep olmuştur. Bulgaristan Türklerini temsil edecek şekilde parlamentoya girmek isteyen Lütfi Mestan’ın Türk söylemleri ve Bulgaristan’da bulunan Türklere karşı yakınlığı, arkasında oluşu azımsanmayacak niteliktedir. Aynı zamanda Türkiye’ye bakış açısı uçak krizinde yaşananlardan dolayı ve devamında gelen söylemleriyle Türk hükümetinden destek alma noktasına kadar gitmiştir. Bunların sonucunda başarının gelmemesinin en büyük nedeni HÖH’ün yıllardır bulunduğu konumu ve başarılı politikaları olmuştur.
Kaynakça
BBC News. (2010, Ocak 5). https://www.bbc.com/turkce/haberler/2010/01/100105_bulgaria_turkey adresinden alındı
Hürriyet. (2015, Ekim 08). https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/su-anda-turkiye-tum-avrupayi-da-bizi-de-kurtariyor-30268508 adresinden alındı
QHA. (2010, Ocak 30). http://old.qha.com.ua/tr/siyaset/bulgarlar-turkiye-den-tazminat-talebinin-pesini-birakmiyor/63786/ adresinden alındı
T24. (2013, Şubat 20). https://t24.com.tr/haber/elektrik-faturalari-bulgaristan-hukumetini-istifa-ettirdi,224132 adresinden alındı
Tsvetanov, T. (2012, Eylül 28). GERB Partisi azınlıklara ve Türkiye’deki göçmenlere açılıyor. (S. Dükkancı, Röportaj Yapan) https://bnr.bg/tr/post/100170438/gerb-partisi-azinliklara-ve-trkiyedeki-gmenlere-ailiyor adresinden alındı
Türbeder, E. (2010, Ekim). Bulgaristan’ın Türkiye İkilemi. Tepav.