FOUCAULT VE İKTİDAR OTORİTESİ

Özet

Yeryüzünde iktidar olmayı içermeyen düşünce ve sistem mevcut değildir. İktidarın halkı yönlendirmesi, halkı, belirlediği çizgiler içerisinde kontrol altında tutması önem taşımaktadır. Bireylerin ilişkilerinin düzenlenmesi, doğrudan veya dolaylı “iktidar” kavramıyla bağlantılıdır. Halk, iktidarın varlığını ve insanlar arasındaki ilişkiyi en temel durumda dahi algılamaya başlamasına rağmen, iktidarın uyguladığı otoritenin farkında olmayabilmektedir.

Bu çalışmada, Michel Foucault’ın felsefi düşüncelerinden hareket edilerek, Foucault’un modern devlet ve iktidarın insan üzerinde kurduğu otorite detaylarıyla incelenmiştir. Bu çalışma, Foucault’ın modern iktidar kavramı hakkındaki yenilikçi düşüncelerini araştırarak, modern devletlerin insanlar üzerindeki sınırlayıcı otoritesini, her bireyin ilgi odağının farklı olacağı düşüncesinden hareketle açıklamaktadır.

Giriş

Devletin insanlar üzerindeki sınırlayıcı otoritesi mevcut sistemi korumaya devam ederken, Foucault, iktidarın uyguladığı denetim sorununa ışık tutmayı amaçlamıştır. Foucault’ın modern iktidarı ve iktidar otoritesinin hayatımızdaki etkisi önem taşıyan konular arasındadır. İktidarın halkı belli bir kalıba sokması, günlük hayatımıza devam ederken, iktidarın üzerimizdeki çeşitli yönlendirmeleri ve bizi belirlediği çizgiler içinde kontrol altında tutmasıyla mümkün olabilmektedir. Foucault’a göre devletin otoritesinin henüz farkında olmayan halkın, iktidarı algılamaya başladığı temel yerlerde, halkın farkında olmadığı durumlarda, iktidarın insanları yönlendirmesi mümkündür. Ayrıca, halkın iktidar tarafından kontrol altında tutulması ve gözetlenmeye başlaması söz konusu olabilmektedir (Foucault M, 2019; Özdel G, 2012).

Michel Foucault’ın Hapishanenin Doğuşu adlı çalışmasındaki iktidar ve otorite ilşkilerine detaylı olarak değinilmiştir. Foucault’a göre günümüzde iktidarın yenilikçi bilimsel yöntemler kullanarak, halk arasındaki farklı kitleleri yönlendirme teknikleri, insanların kontrol altında tutulması için uygulanan yöntemler ve halkın gözetlenmesi metodları, Foucault’ın modern devlet anlayışına uymayan bir şekilde gerçekleşebilmektedir (Foucault M, 2019; Özdel G, 2012).

Michel Foucault’un iktidar ile ilgili bir sözü.

Baskıcı İktidar ve Otorite Anlayışı

İktidar, halkın isteklerine bakmaksızın veya rızalarının olup olmaması ile ilgilenmeksizin, insanların davranışlarını etkileyebilmekte, onları yönlendirebilmekte ve denetleyebilmektedir. Böylece, iktidar, toplumu yönetme ve yönlendirme gücüne sahip olabilmektedir. İktidar, sosyal ilişkiler çerçevesindeki iradenin ona karşı gelinmesi halinde, gücü elinde bulundurmakta, otorite veya organın iktidarını yürütülebilmesine imkan vermektedir. İktidarın amaçlarından birisi, insanları yönlendirme ve bu doğrultuda insanları kontrol ederek denetleyebilmektir. Çünkü iktidar, modern demokratik toplumlarda dahi ikna edebilmek adına şiddeti uygulayarak otoritesini koruyabilmekte ve güç kullanarak iktidarı elinde tutabilmektedir. Her an insanların ne yaptığını bilmek isteyerek, halkı kendi istediği gibi yönlendirip denetleyebilmektedir (Utkan, T., 2014).

Michel Foucault’ın İktidar ve Otorite Anlayışı

Foucault, tüm olumsuz durumlara rağmen toplumların farkında olmadan iktidara yardım edebildiğini ve iş birliği yapabildiğini belirtmektedir. Ancak, iktidarın toplumları istediği gibi şekillendirip, belli bir kalıba soktuğu, istediği gibi boyun eğdirdiği ve iktidarın hastalık, delilik, suçluluk, cinsellik gibi oluşturduğu sınıfsal ayrımlara göre toplumların özgürlüklerini düzenlediğini ve bedenlerini kontrol altında tutarak, toplumların bu düzende kandırılmasının mümkün olduğunu açıklamaktadır. Böylece, Foucault’a göre toplumun zihninde, asıl doğrunun ne olduğunun gösterilmesi, eğilimlerini iktidarın faydası için yönlendirmesi, iktidarın toplumu kendi istediği kalıplarda “iyi”leştirerek istediği düzende uyumlu bireyler oluşturmasının sağlanabilmesi mümkün görülmektedir. (Bayram, 2003, s.43).

Foucault, iktidar adaylarının yönetime gelmeden önce, toplumu oluşturan bireyleri düşünce olarak hastalıklı kabul edilebildiğini hatta iktidara gelenler, kendi sayelerinde, bireylerin ideal insanlar haline dönüştürüldüğünü kabul edebilmektedir. Foucault’a göre, bu iyileşmede bireylerin payı büyüktür ve bireyler, farkında olmadan iktidarla suç ortaklığına girerek iş birliği içinde olabilmektedir. Bireyler, dolayısıyla, zamanla itaatkar bir makinaya dönüşmektedir. Böylece, iktidar insanları terbiye ederek, zihinlerini kontrol altında tutabilmektedir. Sonuçta, bireylerin eğilimleri, iktidarın isteği gibi şekillendirilebildiğinden, bireyler artık iyileşmiş insanlar haline dönüşebilmektedir. Ancak, bu iyileşmeye ayak uyduramayanların ve iktidarın çizdiği çizgileri aşanların, hapishane ile terbiye edilerek özgürlüğü düzenlenmektedir. Bu düzen içinde terbiye edilemeyenler ise hızlı ve etkin düzenlemeler sayesinde, delilikle suçlanıp, akıl hastanesine gönderilebilmektedir (Bingöl, 2019; Ersoy R., 2014).

Foucault, iktidarın kendini gizleyemediği iki temel özelliğe sahip olduğunu belirtmektedir. Bu özelliklerden birincisi baskı, ikincisi ise yönlendirmelerdir (Bingöl, 2019, s.329).

Foucault’a göre;

  1. İktidar, baskıcıdır; çevreye, duygulara, topluma, kişilere baskı uygular.
  2. İktidar sadece baskı uygulama görevi görür demek yanlıştır çünkü, iktidarın sadece baskı uygulayan yönü yoktur. İktidarın toplumları yönlendiren, otorite uygulayan, biçimlendiren ve disipline eden tarafları ağır basmaktadır. Eski zamanlardan günümüze kadar geçen süreç ve iktidar dönemleri incelendiğinde, iktidar ilişkileri geliştikçe, baskı, normal uygulanan bir sisteme dönüşmektedir

Foucault’ın kendini ele vermek derken bahsettiği, iktidar aslında kendini göstermek istemez, yaşantımızdaki günlük akışımıza devam etmemizi ister ve bu günlük akışta bizden istenilen şeyleri yerine getiririz ancak iktidar kendisini bu akışta hissetmememizi amaçlar. Foucault`a göre iktidarın kendini ele verdiği yönleri baskı ve yönlendirmedir. Sırf baskı uygulamaktan ziyade daha çok yönlendiren, biçimlendiren, disipline eden tarafları vardır der. Peki bu iktidarı hissettiğimiz disiplin yerleri nelerdir? 1 numaralı örneğimiz cezaevleri aslında devlet buradaki otoritesini gizlemez adeta gözdağı vermek ister Foucault’a göre devlet iktidarının bu süreçte yararlandığı temel disiplin ise hukuktur. O halde cezaevleri hukukun en net görüldüğü yerdir burada hedef bedeni cezalandırmaktadır. Foucault’a göre cezaevleri gibi akıl hastaneleri de bedenlerin hapsedildiği diğer bir alandır. Bu durumda ise hukuk psikiyatri ile iş birliği yapmaktadır. Foucault’a göre psikiyatri hukuk ile işbirliği içindedir ve psikiyatri hukuku kapsar, hukuka derinlik sağlar. Günümüzde ise iktidarın asıl konusu olan bir tür hukuki-tıbbi karmaşıklığı oluşmuştur Hukuksal düşünce meşru olanı ve gayri meşru olanı birbirinden ayırır ; tıbbi düşünce normal olanı ve anormal olanı birbirinden ayırır (Bingöl, 2019; Ersoy R., 2014).

Michel Foucault’ın İktidar ve Otorite Anlayışı Hakkında Sonuç ve Öneriler

Gözetim insanın var oluşu ile birlikte her zaman hayatımızda var olmuştur. Toplumu sürekli izleyen kameraların sosyal alanlardaki varlığı gelişen teknoloji sayesinde, giderek yaygınlaşarak artan bir şekilde devam edeceği öngörülmektedir. Gelecek dönemde çoğalan nüfusü iktidarların gözetleme paranoyası daha da artabilir. Bu artışlar neticesinde, devamlı izlenen insanlar için, insan hakları ve etiklik konusu önümüzdeki dönemde daha fazla gündemde olacaktır. Fakat insanlar gelişen teknoloji ile bu sistemin parçası olmaktan kaçamayacak ve kaçmaya çalışmaktan ziyade döneme ayak uydurmak için, kendilerini muhtemelen bu sisteme entegre olmak mecburiyetinde hissedeceklerdir. Böylece insanlar, iktidarın baskısından ziyade kendi rızaları ile iktidarın gönüllü kurbanları olabilmesi söz konusudur.

Foucault, iktidarın toplumu bastırmaya ve ondan kurtulmaya çalışmayan; toplumu her yönüyle bilmeye, anlamaya ve toplumu sürekli üstün tutmaya çalışan bir yapıda olmasını önermektedir. Çünkü, demokratik sistemlerde, insanlar iktidarın oluşması aşamasında kilit noktadadırlar ve insanlar kendilerini yönetme hakkını iktidara kendi rızalarıyla vermektedirler. Bu nedenle, Foucault iktidarın ‘itici’ değil ‘dahil edici’ olması gerektiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla, iktidarın, toplumdaki insanlara aktiflik ve serbestlik hakkını sağlaması gerektiğini belirtmektedir.


KAYNAKÇA

BAYRAM A.K., (2003) İktidar Çözümlemelerinde Bir Mihenk: Michel Foucault,

Bilgi ve Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 7, (Sayı:2), s:33-46

BİNGÖL O., (2019),  Foucault’ da İktidar Beden ve Özne Üçlüsü, Asia Minor Studies, Cilt: 7,   (Sayı: 2), s: 327-334

ERSOY R., (2014), Michel Foucault ’da İktidar Kuramı ve Küreselleşme Süreci ile Dönüşümü, (Yüksek Lisans Tezi), Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon

FOUCAULT M, 2019, Hapishanenin Doğuşu, 8., İmge Kitapevi, Ankara

ÖZDEL G:,(2012), Foucault Bağlamında İktidarın Görünmezliği Ve “Panoptikon” İle “İktidarın Gözü” Göstergeleri, The Turkish Online Journal Of Design Art And Communication, Cilt: 2,(Sayı:1),  s: 22-29

UTKAN, T., (2014), Michel Foucault Gözetmenin İktidarı ve Kameralı Takip Sistemi, (Yüksek Lisans Tezi), Kafkas Üniversitesi, Kars.

https://www.sozkimin.com/michel-foucault-kimdir-sozleri-ve-hayati-1819.html

Share this article
Shareable URL
Prev Post

YUSUF AKÇURA VE ZİYA GÖKALP’İN TÜRKÇÜLÜK FİKİRLERİ

Next Post

TANRI ÇOK ÇALIŞANI SEVER

Comments 1
  1. Akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış, ilginç bakış açısına sahip, anlaşılır kavramlarıyla literatürde örnek bir makale. Tebrikler Betül DOĞAN.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Read next