ÖZET
Yemen tarihi boyunca dış müdahalelere açık olmuş bir ülke olmakla birlikte özellikle 2015 yılından sonra uluslararası gündemde görünür hale gelmiştir. Siyasal ayaklanmaların kontrol edilememesi üzerine derin bir uçurumdan yuvarlanmaya başlayan Yemen hala bir düzlüğe kavuşamamıştır. Bu çalışmada Yemen İç Savaşı sosyo-politik, sosyo-dini, tarihi, küresel ve bölgesel güçlerle ilişkisi bakımından incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Husi, İran, Yemen, Zeydiyye, İslamcılık, Mezhep Çatışması, Arap Baharı, Salefi
YEMEN’İN KISA TARİHİ
Yemen, coğrafi konumu, idari ve toplumsal yapısı nedeniyle sürekli bir karmaşaya ve çatışmalara sahne olmuştur. Ancak daha eskiye bakacak olursak Kuzey Yemen, 1517 yılında Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir. Bazı dönemlerde yaşanan sorunlar nedeniyle Osmanlı Yemen üzerinde tam bir hâkimiyet kuramamıştır. Güney Yemen ise belirli dönemlerde Portekiz ve Osmanlı idaresine girmesine rağmen 1839 yılında İngilizler’in işgali ile Hindistan sömürgesine bağlanmıştır. Uzunca bir süre İngiltere idaresinde kalmış ancak 1952 Mısır Darbesi ve 1956 Süveyş Savaşları Yemen’i etkilemiştir. İngiltere’nin Güney Yemen’i daha sıkı kontrol etmek adına attığı adımlar halkı kışkırtmıştır ve Kathan El Şaabi önderliğinde Milli Kurtuluş Cephesi, Marksist bir ideoloji ile 30 Kasım 1970’te Güney Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır.
Kuzey ve Güney Yemen’in kontrolünü kendi ellerinde bulundurulacak bir birleşme istekleri 1980’lerde gerçekleşmiştir. ‘’1980’lerin sonuna gelindiğinde Kuzey ve Güney Yemen arasında yer alan Maribü’l Cevf bölgesinde petrolün bulunması ve çıkan petrolün hızlı bir şekilde artışı iki Yemen’in birleşmesine doğru giden yolda ilk tetikleyici oldu. İki ülke 1989’da petrol bölgesinde ortak arama yapmak amacıyla bir anlaşma imzaladı. Devam eden görüşmeler neticesinde bir taslak anayasa üzerinde uzlaşıldı ve iki ülkenin meclislerinde onaylanmasıyla 22 Mayıs 1990’da başkenti Sana olan tek Yemen Cumhuriyeti kurulmuş oldu.’’ (Türel:154) Bu birleşme süreci barışçıl bir bütünlük yaratmak yerine iç savaşa kadar uzanacak bir rekabete dönüşmüştür. 1993 yılında yapılan seçimlerde Kuzeyli ve Güneyli partilerin rekabeti halka yansımıştır. Güney Yemenli Partilerin geri planda kalması bir gerginlik yaratmış ve birleşmeden çekilme istemiyle isyan başlatmıştır. 1994 yılında Aden merkezli isyanın bastırılmasıyla birleşme yeniden sağlanmıştır. Bu tüm sorunların sadece başlangıcı olmuştur.
ZEYDİLİK VE HÜSEYİN HUSİ
Geleneksel olarak aşiretlerin Yemen’in toplumsal yapısına etkisi büyüktür. İktidarın siyasi ve sosyal yapıyı derinden etkileyen bu aşiretler ve mezhepler çerçevesinde bölündüğü yorumu yapılabilir. ‘’Yemen’deki mezhep rahatsızlığı siyasileştirilerek, sosyo-ekonomik ve siyasal anlamda ezilen Zeydi Şii azınlığın sözcüsü olarak ortaya çıkmış, Yemen’in kuzey bölgelerinde direnişi örgütlemiştir. Husi ailesi, 1962 yılında Yemen’deki İmam rejiminin çöküşünden itibaren ikincil plana itilen Zeydilerin Selefi destekli ve Sünni-Şafi ağırlıklı Yemen rejimine karşı başkaldırısının öncülüğünü üstlenmişlerdir.’’(Öztürk:2019:84). 1978 yılında iktidara gelen Abdullah Ali Salih, rejiminin yaptığı yolsuzluklar ve kötüye giden ekonomi bu başkaldırının diğer nedenleri arasındadır.
Zeydilik’i günümüze taşıyan Yemen Zeydileri, rasyonel bir tercih gereği kendilerini Şia olarak tanıtmak yerine beşinci hak mezhebi olarak tanımlamışlardır. Kendisi de bir Zeydi olan Abdullah Ali Salih’in, 1994’teki iç savaşı tetikleyen Marksist hareketlere karşı İslamcı ideolojinin güçlü bir silah olduğunu fark etmesiyle Selefi unsurları da içerisinde barındıran İslamcı çevrelerle işbirliğine gitmiştir. Hükümetin verdiği destekler, Suudi iş insanlarının ve Suudi destekli sivil toplum kuruluşlarının mali yardımları sayesinde son 30 yılda Salefiliğin, Zeydilik ve Şafiilik karşısında güç kazanmasına neden olmuştur. Bu da var olan uyumu ve barışı bozmaya başlamıştır.
1990’da Hizbü’l-Hakk’ı (Hak Partisi) kuruldu. 1991’de parti bünyesinde yer alan sivil faaliyet grubu eş-Şebâbü’l Mü’min (Mümin Gençler) adlı teşkilat kuruldu. Yemen Husi hareketinin kurucusu Hüseyin Husi 1999 yılına kadar Şebab içerisinde faaliyet göstermiş ancak 2000’lerin başlarında Zeydiyye düşüncesini İslami bakış açısıyla yorumlamaya başladığı için Şebab içerisinde derin ayrılıklara neden olmuştur. ‘’Muhammed ‘İzzân’ın ifadesiyle, kendisinin de dâhil olduğu, yenilik, açılım ve diyalog yanlısı “ılımlı” (mu‘tedil) kanat ile, Zeydiyye’nin siyasal ve militer yüzünü canlandırmak isteyen, dar görüşlü “gelenekçi” (taklîdî) kanat arasında ortaya çıkan bir ihtilaftı.’’ (Büyükkara: 2011:131). Hüseyin Husi’nin Şebab’dan ayrılışı sonrası verdiği vaazlar neticesinde önemli bir takipçi kitlesine sahip olmayı başarmıştır. Hüseyin Husi’nin düşünce merkezinde Kuran yer alır. ‘’Ona göre inanç, amel, fikir, siyaset ve hareket ilhamını tümüyle Kur’an’dan almalıdır.’’(Lux:2009:419). İran İslam Cumhuriyeti’nin dünya düzenine anti-emperyalist yaklaşımı Husi’nin bu durumdan övgü ile bahsetmesini sağlamıştır. Husi’ye göre Zeydiyye ABD ve İsrail’in karşısında konum almada İranlılardan ve Hizbullah’tan daha öndedir. Hüseyin Husi, kendisine sıkıntı çıkaran tüm konuların Yahudi ve Hristiyanların yaptığı komplo planlarından kaynaklandığına inanmış ve ABD’yi ‘’Büyük Şeytan’’ olarak nitelendirmiştir. Verdiği vaazlarda ABD ve İsrail’e karşı insanları bu ülke mallarını boykot etmeye ve bu ülkeler aleyhine sloganlar atmaya çağırmıştır.
HUSİLERİN AYAK SESLERİ
1962 darbesi sonrası kaldırılan İmamlık makamını geri getirmek, İsrail ve Batı karşıtlığı, Salefi yayılmacılığını engellemek, Salih rejiminin baskıcı yönetimine direnmek ve sosyal-ekonomik ayrımcılığa karşı çıkmak güdüsüyle örgütlenmiş olan Husiler 2004 yılında ilk ayaklanmalarını gerçekleştirmişlerdir. Çatışmanın ilk ve kanlı safhalarında Marran Dağlarında bir mağarada Hüseyin Husi ve arkadaşları sıkıştırılmış, teslim olmaları istenmesine rağmen bu talebe cevap vermeyen Husi ve arkadaşları yoğun ateş altına alınmıştır ve beraberindekilerle birlikte 10 Eylül 2004’te Hüseyin Husi hayatını kaybetmiştir. ‘’Husiler ile merkezi otorite arasındaki ilişki tarihsel olarak çatışmalı bir yapıda olsa da 2004-2010 arasında gerçekleşen ve literatürde Sade Savaşları veya Altı Savaş olarak bilinen mücadele, Husiler’in bir grup kimliği geliştirerek bölgede tabanını genişletmesine sebep olmuştur.’’(Tınas:2020:122). 2004-2010 yılları arasında altı savaşa neden olacak bu ayaklanmalar sonucu Kuzey bölgesindeki Zeydi kabilelerin hepsi Husi olarak adlandırılmaya başlandı. Başlarda 3-4 bin olan direnişçi sayısı 2010 yılında 120 bin civarına dayandı. Bu sayı durumun ne kadar ciddi olduğunu ve Yemen devletinin siyasi bir isyanı bastırma konusundaki başarısızlığını kanıtladı. ‘’Savaşın son safhasında Suudi Arabistan’ın fiilen çatışmalara girmesi, Hûsî isyanını uluslararası bir sorun haline getirmiştir. Suudî yönetimi, aslında sorunun başlamasından itibaren Yemen hükümetinin yanında olduğunu belirtmekteydi. Hûsîler’in İslamcı çizgisi ve yöntemlerinde İran devrimcilerini ve Hizbullah’ı model almaları Suudîler’i tabii olarak tedirgin etmişti.’’(Büyükkara:2011:140). 2010 yılının aralık ayında başlayan Arap Baharı süreci 2011 yılında Yemen’i de etkisi altına almıştır. Devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in iktidarını hedef alan hareketlenmelere rağmen Salih iktidarda kalmak için dirense de Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi girişimiyle kendisine sağlanacak dokunulmazlıklar şartıyla iktidarı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi’ye devretmeyi kabul etmiştir. Devlet başkanının istifa etmesi sonucu 90 gün ülkeyi yönetmekle görevli olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abidrabbu Mansur Hadi seçimlere kadar ülkeyi yönetmiş ve tek aday olduğu için 21 Şubat 2012 tarihinde Yemen devlet başkanı seçilmiştir. Hadi’ye rağmen siyasal karışıklık devam etmiş, bir düzen sağlanamamıştır. Arap Baharı etkisiyle hareketlenmeler şiddetlenmiştir. ‘’Özetle Suudiler olmadan Hadi rejiminin ayakta kalabilmesi imkânsızken, İran olmadan da önemli bir direniş gücü olarak bölgede faaliyetlerini sürdürebilecekleri belirtilmektedir.’’(Juneau:2016:9). Husiler,2014 yılında başkent Sana olmak üzere ülkenin büyük bir bölümünü hâkimiyeti altına aldılar. 17 Ocak 2015’te Hadi’nin ülkeyi 6 vilayete bölen anayasa tasarısını reddeden Husiler, cumhurbaşkanlığı sarayını işgal etmişlerdir. 22 Ocak’ta ise Hadi ve kabinesi ev hapsine alınıp istifa ettirilmiştir. Husiler, 6 Şubat’ta ülkeyi yönetmek adına ‘’Yüksek Devrim Komitesini’’ kurmuşlardır. Bu sırada ise Hadi, Aden’e kaçmış ve 21 Şubat’ta meşru Cumhurbaşkanının kendisi olduğunu söylemiştir. Büyük vilayetlerin Husiler’in kontrolü altına girmesi bölgesel güçlerin dikkatini Yemen’e yöneltmiştir.
BÖLGESEL VE KÜRESEL GÜÇLER
26 Mart 2015 tarihinde Suudi Arabistan önderliğinde BAE, Ürdün, Bahreyn, Sudan, Mısır, Kuveyt, Fas, Pakistan, Cibuti, Senegal, Malezya’nın da katılımıyla Husiler’in ilerleyişini engellemek için Arap Koalisyonu kuruldu. Suudi Arabistan Savunma Bakanı Muhammed Bin Selman öncülüğünde Arap Koalisyonu ‘Kararlılık Fırtınası Operasyonu’nu başlattı. ‘’Suudi Arabistan ve BAE’nin öncülüğündeki operasyona destek veren Katar, Fas, Moritanya, Senegal ve Sudan gibi ülkeler daha sonraki süreçte Koalisyon Güçleri’nden ayrılmışlardır. Bu grup arasında askeri desteğini en son kesen, protestolara ve yönetim değişikliğine sahne olan Sudan olmuştur. Kararlılık Fırtınası Operasyonu ile başlayan Yemen müdahalesindeki en önemli iki aktörün Suudi Arabistan ve BAE olduğu söylenmelidir.’’ (Telci & Yetim & Ereli: 2020:7). Her ne kadar Suudi Arabistan ve BAE öncü rolünde olsalar da iki ülkenin Yemen’in gelecek senaryosu birbirinden farklıdır. Yemen’in mevcut jeopolitik konumundan ziyade BAE’nin Hadi Hükümetini destekleme bahanesiyle Perim adalarına askeri yapılanmalar kurmuştur. Yemen, BAE dış politikasında önemli bir yere sahiptir. Bütünlüğün sağlanması yerine ayrılıkçı hareketlerin desteklenip kendisine bağımlı hale getirilmesi amacını güder. 8 Haziran 2019 BAE’nin Yemen’deki askeri varlığını azaltma kararı Suudi Arabistan’ı zor durumda bırakmıştır. Aslında bu karar geri çekilmeden ziyade yeniden mevzilenme olduğu anlaşılmıştır. Ağustos ayında Yemen’de ağır saldırılar meydana gelmiştir. Aynı dönemde ise Uluslararası Af Örgütü, BAE’nin Yemen’deki terörist örgütlere illegal yollardan silah teçhizatı sağladığını ve bunu güneydeki ayrılıkçı mücadele için kullandığına dair bir rapor yayınlanmıştır. 2019 Temmuz ayında BAE destekli Güney Yemen Geçiş Konseyi ve Suudi Arabistan destekli Hadi hükümetinin karşı karşıya olduğu bir tablo oluşmuştur. Barack Obama ve Trump yönetiminde Yemen’deki eylemler desteklenmiştir. ‘’Trump yönetimi her ne kadar Suudi Arabistan ve BAE yönetimlerini desteklemekte ise de, bu ABD kurumlarının hepsi tarafından paylaşılan bir politika değildir. Özellikle, ABD kongresi tarafından 2018-2019 yılları içerisinde Yemen’deki Suudi Arabistan koalisyonuna askeri teçhizat desteğinin durdurulması ve politik desteğin kesilmesi yönünde kararlar alınmıştır.’’(Landler&Baker:2019). Özellikle Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası Kongre ve ABD toplumu nezdinde eleştiriler artmıştır. ABD, diplomatlarının söylemleri dışında sahada sorumluluklar almamıştır. Suudi Arabistan’ın bölgedeki etkinliği doğal olarak İran’ı rahatsız etmiştir. BM ve diğer örgütler tarafında da ortaya konduğu üzere Husiler’in İran’dan askeri teçhizat ve finansman desteği aldığı ortaya çıkmıştır. ‘’İran, Irak gibi devletlerin ve Şiî Müslümanların manevî desteklerini arkalarında hissetmelerinin Hûsî hareketi için çok anlamlı ve gerekli olduğu şüphe götürmez. Ancak bu destek diğer taraftan onları hem Zeydîler’den, hem de ortak bir tarihî geçmişe sahip oldukları Yemen Sünnîlerinden soyutlayıp yalnızlaştıracak bir riski de beraberinde taşımaktadır.’’(Büyükkara:2011:144). Uluslararası Örgütler arasından en etkin diplomasi yürüten örgüt BM’dir. Aralık 2018’de İsveç’in başkenti Stockholm’de Husiler ve Suudi Arabistan liderliğindeki Koalisyon ülkeleri arasında müzakereler yürütülse de Hudeyde Ateşkesi halen tam olarak yürürlüğe girmemiştir. Taraflar arası güvensizlik bunun en büyük nedenlerinden bir tanesidir.
DEĞERLENDİRME
Hala asgari bir kalkınmışlık düzeyine ulaşamamış olan Yemen, ekonomik sıkıntılar, siyasi ve toplumsal problemler nedeniyle mücadeleye ve çatışmalara sahne olmuştur. 2015 yılında bölgesel aktörlerin de dâhil olmasıyla birlikte uluslararası toplumda ve medyada görünmeye başlamıştır. Husiler’in merkezi otorite ile mücadelesi çok boyutlu bir şekilde devam ederken motivasyonun yerelde arandığı ancak dış aktörlerin de Yemenliler’in eylemlerini etkilediği söylenebilir. Bir çözüm bulma umuduyla diplomatik diyalog devam etmektedir. Sahadaki durum siyasi çözüm umutlarını zorlasa da yerel aktörlerin diyalog içerisinde olması göze çarpmaktadır. Husiler’in son altı yılda elde ettiği tecrübeden faydalanılabilir. Ancak böyle bir girişimde bulunulmazsa Husi hareketi, uluslararası güç mücadelesinin oyuncağı olmaya devam edecek ve bölgedeki karışıklık uzun bir süre daha dizginlenemeyecektir.
İrem Albayrak tarafından The FEAS Journal adına hazırlanmıştır.
KAYNAKÇA
- AYDINTEPE Mustafa & ARTOKÇA İzzettin, 2013, Yemen Raporu, TASAM. https://tasam.org/tr-TR/Raporlar/Rapor/55/yemen_raporu
- BÜYÜKKARA Mehmet Ali, 2011, Sosyal, Siyasi Ve Dini Yönleriyle Yemen Husi Hareketi, Divan Disiplinlerarası Çalışmaları Derneği. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/254612
- Beş Başlıkta Yemen Savaşı, 2018, DW. https://www.dw.com/tr/be%C5%9F-ba%C5%9Fl%C4%B1kta-yemen-sava%C5%9F%C4%B1/a-46160545 Son erişim tarihi: 09.06.2021
- JUNEAU Thomas, ss.648,656,662; Peter Salisbury, s.12; Jeremy M. Sharp, Yemen: Civil War and Regional Intervention, s.9; Mareike Transfeld, Iran’s Small Hand in Yemen, Carnegie Endowment for International Peace,2017. https://carnegieendowment.org/sada/67988
- KUMBUL Uygar, 2017, Yemen’de İç Savaş Ve Huti İsyanı, ANKASAM. https://www.ankasam.org/yemende-ic-savas-ve-huti-isyani/#_ednref11
- LUX Abdullah, “Yemen’s Last Zaydi Imam: the Shabâb al-Mumin, the Malâzim and Hizballâh in the Thought of Husayn Badr al-Dîn al-Hûsî”, Contemporary Arab Affairs, sy. 2/3 (2009). https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/17550910903106084
- ÖZTÜRK Selim, 2019, Nedenleri Ve Sonuçları Bağlamında Yemen Savaşı. https://www.researchgate.net/publication/334710487_NEDENLERI_VE_SONUCLARI_BAGLAMINDA_YEMEN_SAVASI
- TELCİ İsmail Numan & YETİM Mustafa & ERELİ Gökhan, 2020, Yemen İç Savaşı: Bölgesel ve Küresel Aktörler, Yerel Unsurlar ve Çatışmanın Geleceği, ORSAM. https://orsam.org.tr//d_hbanaliz/Rapor__9_tr.pdf
- TINAS Murat, 2020, Yemen İç Savaşı’nda Husiler: Vekâlet İlişkisinin Karmaşık Yapısı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1196496
- Trump Vetoes Measure to Force End to U.S. Involvement in Yemen War, The New York Times. https://www.nytimes.com/2019/04/16/us/politics/trump-veto-yemen.html Son erişim tarihi: 09.06.2021
- YILMAZ Türel, 2011, Uluslararası Politikada Ortadoğu, Barış Kitap.