TÜRKİYE İÇİN DOĞU AKDENİZ MESELESİ

Doğu Akdeniz, geçmişten günümüze kadarki süreç boyunca Kıbrıs sorunu, Suriye iç savaşı ve Lübnan sorunu, Libya iç savaşı, Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan Ege’de karasuları, hava sahası, adaların silahsızlandırılması ve kıta sahanlığı sorunları gibi birçok sorunun merkezinde kalan bölge olarak, coğrafi açıdan da bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya’nın aktif politika yürüttüğü alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında sınırı olmadığı halde dünyanın doğu ve batısını birbirine bağlayan, ticaret yollarının ve petrolünün geçtiği Doğu Akdeniz ile enerji kaynaklarının paylaşımı üzerine bölgeye kıyıdaş olmayan ABD, Rusya, İngiltere, İtalya, Almanya, Suudi Arabistan, BAE ve İran gibi ülkelerinde bölgeye olan ilgisi tüm yoğunluğuyla sürmektedir. Doğu Akdeniz kıyı açıklarında keşfedilen zengin gaz rezervlerinin önümüzdeki yıllarda bölgeye fazlasıyla refah ve zenginlik getireceği gözlemlenmekte olduğundan, kıyıdaş olmayan bu ülkelerin ilgisi beklendiği gibi dikkatleri üzerine çekmektedir (Taner, 2018).

BM Deniz Hukuku Sözleşmesinde, bölgeye kıyısı bulanan ülkelerin, diğerleri üzerinde bölgedeki haklarını sınırlandırma yetkisinin olmayacağı belirtilmiştir. Ülkelerin yalnızca 200 mil haklarının kullanıldığı bu bölgelere Münhasır Ekonomik Bölge  (MEB) denirken, bahsedilen rezervlerin olduğu alanda çakışma yaşanması dolayısıyla ülkeler BM’ye sundukları MEB anlaşmaları yanında, kendi aralarında da ikili anlaşmalar yapma yoluna gitmişlerdir. İsrail, Mısır ve Lübnan’ın GKRY ile imzaladığı MEB anlaşmaları neticesinde ise Türk kıta sahanlığının göz ardı edilmesi ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den yok sayılmış olma durumu söz konusu haline gelmiştir (Yalım, 2018). GKRY’nin tek başına söz hakkına sahip olduğunu düşünmesi, Türkiye’nin KKTC üzerindeki koruyucu tavrı nedeniyle oldukça eleştirilen bir durumdur. Bu nedenle Türkiye, GKRY tarafından ilan edilen MEB bölgelerini tanımamış ve kendi gibi KKTC’nin haklarını da korumak amacıyla GKRY ile anlaşma yapan ülke ya da o ülkelerin arama ve üretim çalışmaları yapacak şirketlerine izin vermeyeceğini duyuruştur (T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Haber Kaynağı).

Türkiye’nin Doğu Akdeniz üzerinde hâkim olma amacı,  kıyısı olmadığı halde çalışmalar yapmakta ısrarcı olan ülkelere göre daha anlaşılabilir olmakla birlikte, mevcut senaryolar Türkiye’nin her halde konu dışında kalmayacağını göstermektedir. Avrupa’da tüketimi sağlanan toplam doğalgazın yarısı Rusya’dan karşılanırken, Doğu Akdeniz’de bulunan gazın Avrupa’ya gitmesiyle, Rusya’ya olan bağımlılığın azalacağı bilinmektedir. Ancak Kıbrıs üzerinden Avrupa’ya gidecek söz konu hattın, Türkiye’nin MEB kabul ettiği alandan geçmeden ulaştırılması mümkün gözükmezken, bu yönüyle diğer ülkelerin çalışmalarını büyük ölçüde engellediği bölgede arama ve sondaj faaliyetleriyle aktifliğini korumaktadır (Kavcıoğlu, 2019). Diğer taraftan Türkiye doğalgaz aktarımı konusunda köprü olacak ülke konumunu sürdürmekte iken, bölgeye kıyısı bulunan ülkelerle siyasi, ekonomik veya politik sorunlar yaşadığı ilişkileri kapsamında devamlılığını koruyacak şekilde konu dışı bırakılmak istenmesi 2017 yılında Yunanistan, GKRY ve İsrail arasında imzalanan ve Yunanistan’ın köprü görevini üstlenmesini amaçlayan anlaşma ile gözler önüne serilmiştir (Turk, 2016). Bu noktada kafaları karıştıran bir denklem olarak, doğalgazın Türkiye üzerinden geçmesinin daha düşük maliyete sahip olması ancak İsrail ile sorunlu ilişkileri ve Yunanistan ile mevcut Kıbrıs başta olmak üzere sorunlarının sürmesi, Türkiye’nin hedefleri önündeki büyük engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bunlara rağmen, Türkiye’nin Doğu Akdeniz üzerinde devamlı olarak sürdürdüğü politikalar, tek taraflı irade beyanlarına karşı durması, enerji denkleminde yerine korumak amacıyla petrol ve doğalgaz arama faaliyetleriyle bölgede fiili varlık göstermesi, kendi MEB bölgelerini ilan etmesiyle başka ülkelerin faaliyetlerini engelleme çabası olarak sıralanmaktadır (İnat, 2019). Ancak Türkiye’nin bölgede yürüttüğü çalışmaların AB, ABD, Rusya, Mısır ve Fransa gibi ülkeler tarafından sondaj faaliyetlerinin durdurulması üzerine çağrıda bulunmaları gündemde yerini korumaya devam ederken, bölge üzerinde büyüyen gruplaşmalar Türkiye’yi yalnızlaştırmaya yönelik atılan adımlar arasındadır (Ercümen, 2018). Nitekim Türkiye’nin Doğu Akdeniz meselesi üzerinde yanında olan tek aktör KKTC iken, 2019 yılında ikinci anlaşmasını Libya ile yapması önemli bir kazanım gibi görülmekte ve Yunanistan’ın gelecek zamanlarda Güney Kıbrıs ve Mısır ile yapabileceği deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının önüne geçtiği kaydedilmektedir. 2020 yılına girilmesiyle birlikte küresel salgının baş göstermesi, Doğu Akdeniz üzerinde tartışmaların hafiflemesine neden olmuşken, Yunanistan’ın Türkiye ve Libya arasında imzalanan anlaşma üzerinde yeni değersizleştirme kalkışmaları, kendi çizdiği deniz yetki alanlarını Avrupa Birliği’ne göndermesiyle gündemde yerini almıştır. Türkiye, Yunanistan’ın bu tavrına karşılık olarak Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin sismik arama gemilerinin çalışmalarını aralıksız olarak sürdürmeye devam ettirirken, diğer aracı Fatih’in Karadeniz’de,  yeni gemisi Kanuni’nin ise Doğu Akdeniz’de hidrokarbon aramaya başlayacağını duyurmuştur (Takvim Gazetesi, 2020).

 

Türkiye’nin izlemekte olduğu tüm politikaların yanı sıra faaliyetlerini yürütebilmesi ve bölge üzerinde hâkimiyetini koruyabilmesi adına söz konusu hak sahibi ülkeler ile arasında yaşanan sorunlara çözümler üretilmelidir. Ancak kalıplaşmış sorunlar çözüm üretilmesinde engel olmaktadır. Nitekim mevcut dönemde küresel salgın nedeniyle dünya üzerinde siyaset ve ekonomi başta olmak üzere dengeler değişmeye yüz tutmuşken, Türkiye Doğu Akdeniz üzerinde de üstünlüğünü koruma çalışmalarına devam etmektedir.

Kaynakça

Ercümen, F. (2018, Aralık 26). Doğu Akdeniz Enerjji Denklemi ve Uluslararası Hukuk. Nisan 22, 2020 tarihinde Anadolu Ajansı: https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/dogu-akdeniz-enerji-denklemi-ve-uluslararasi-hukuk/1349235 adresinden alındı

İnat, K. (2019). Doğu Akdeniz Sorununun Nedenleri ve Türkiye’nin Politikası. SETA Yayınları, https://www.setav.org/dogu-akdeniz-sorununun-nedenleri-ve-turkiyenin-politikasi/.

Kavcıoğlu, Ş. (2019, Mayıs 21). Doğu Akdeniz’de Neler Oluyor? Yenişafak Gazetesi Yayınları.

T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Haber Kaynağı. (tarih yok). Nisan 22, 2020 tarihinde T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Bakanlik-Haberleri/Bakan-Donmez-Turkiyenin-Dogu-Akdenizde-Tavri-Ve-Durusu-Net adresinden alındı

Takvim Gazetesi. (2020, Nisan 1). Nisan 22, 2020 tarihinde https://www.takvim.com.tr/guncel/2020/04/01/son-dakika-turkiyeden-flas-dogu-akdeniz-hamlesi-yunana-cevap-sahada-verilecek adresinden alındı

Taner, A. C. (2018). Mısır Keşfedilen Doğu Akdeniz Gaz Kaynakları Sayesinde Enerji Arz Güvenliği Srunları Aşılması ve Doğalgaz İhracatçısı Konumuna Gelmesi. 04 21, 2020 tarihinde TMMOB Fizik Mühendisleri Odası (FMO): https://www.fmo.org.tr/wp-content/uploads/2018/07/Misir-Kesfedilen-Dogu-Akdeniz-Gaz-Kaynaklari-Sayesinde-Enerji-Arz-Guvenligi-Sorunlari-Asilmasi-ve-Dogalgaz-Ihracatcisi-Ulkeler-Konumuna-Gelmesi-1.pdf adresinden alındı

Turk, A. (2016, Ocak 29). Doğu Akdeniz Gazı İçin İlk Adım. Nisan 22, 2020 tarihinde Aljazeera Turk Web Sitesi: http://www.aljazeera.com.tr/haber/dogu-akdeniz-gazi-icin-ilk-adim adresinden alındı

Yalım, Ü. (2018, Kasım 23). Doğu Akdeniz’de, Türk Kıta Sahanlığı Ve Münhasır Ekonomik Bölgesi Derhal İlan Edilmelidir. Nisan 21, 2020 tarihinde 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü: https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/dogu-akdeniz-de-turk-kita-sahanligi-ve-munhasir-ekonomik-bolgesi-derhal-ilan-edilmelidir adresinden alındı

Share this article
Shareable URL
Prev Post

ÇİN NEDEN HER ŞEYİ YİYOR?

Next Post

SOSYOLOJİ ÜZERİNE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Read next

YEMEN İÇ SAVAŞI

Yemen tarihi boyunca dış müdahalelere açık olmuş bir ülke olmakla birlikte özellikle 2015 yılından sonra…